Görmeyen gözler için sadece sıradan bir yamaç. Ama Erzurum'un Uzundere ilçesinde yaşayanlar için o yamaç, adeta Damokles'in kılıcı gibi sallanıyor üzerlerinde. Geçmişte Manisa'nın Harmandalı beldesinde yaşanan ve hafızalardan silinmeyen o korkunç heyelanın benzeri, şimdi burada kapıyı çalıyor.
İşin uzmanları diyor ki - ve bunu söylerken seslerindeki o ciddi ton insanın tüylerini diken diken ediyor - "Durum vahim." Öyle birkaç küçük önlemle geçiştirilecek mesele değilmiş meğerse. Bölgedeki hareketlilik, adeta doğanın bir uyarısı gibi.
Zaman Daralıyor: Acil Müdahale Şart
Yetkililerin ağzından dökülen her kelime, aslında bir an önce harekete geçilmesi gerektiğinin altını çiziyor. "Önlem alınmazsa" diye başlayan cümleler, içimizi bir korku salıyor. Harmandalı'nda yaşananları hatırlayanlar bilir - orada da benzer işaretler vardı, ama ne yazık ki yeterince ciddiye alınmadı.
Uzundere'de ise durum daha da kritik. Yerleşim alanlarına yakınlık, riski katbekat artırıyor. Şu an belki sadece küçük çatlaklar var, ama uzmanların dediğine göre bunlar büyük bir felaketin habercisi olabilir.
Halk Endişeli: "Evimiz Mi, Hayatımız Mı?"
Bölge sakinlerinin yüzlerindeki ifade, her şeyi anlatıyor aslında. Kimi yıllardır yaşadığı evinden olma korkusuyla yaşıyor, kimi can güvenliği endişesi taşıyor. "Acaba bugün mü, yarın mı?" sorusu, her an zihinlerini meşgul ediyor.
Doğu Anadolu'nun bu güzel ilçesinde yaşayan insanlar, şimdi zor bir ikilemle karşı karşıya. Bir yanda yıllardır içinde yaşadıkları, anı biriktirdikleri evler, diğer yanda hayatları. Bu seçim, hiç de kolay değil.
Uzman görüşleri ise net: Risk haritaları yeniden çıkarılmalı, gerekli mühendislik çalışmaları bir an önce başlatılmalı. Belki de en önemlisi - halkın güvenliği için acilen önlem alınmalı.
Harmandalı'nda yaşananları tekrar yaşamak istemeyiz değil mi? Umarım bu kez ders alınır ve Uzundere için gereken yapılır.