ABD'nin Yeni Güvenlik Stratejisi: Monroe Doktrini'ne 'Trump Sonucu'
ABD'nin yeni ulusal güvenlik stratejisi açıklandı

ABD Başkanı Donald Trump, ülkenin yeni ulusal güvenlik stratejisini imzalayarak yürürlüğe koydu. 5 Aralık 2025 tarihinde Beyaz Saray'ın internet sitesinden yayımlanan 29 sayfalık belge, dış politikada yeni bir döneme işaret ederken, dünya düzeninde köklü değişimlerin yaşandığını ortaya koydu.

Dış Politikada Yeni Yaklaşım: "Şahin" veya "Güvercin" Değil

Belgede, ABD'nin dünya düzenini tek başına ayakta tuttuğu dönemin geride kaldığı vurgulandı. Yeni strateji, geleneksel siyasi ideolojilerden uzak, "Önce Amerika" ilkesiyle motive olan bir dış politika çizgisi öngörüyor. Bu çerçevede, "şahin" olmadan güçlü, "güvercin" olmadan ölçülü bir tutum benimseneceği açıklandı. Ayrıca politikanın, "pragmatist olmadan pragmatik, realist olmadan gerçekçi, idealist olmadan ilkeli" şeklinde nitelendirildiği bildirildi.

Stratejinin temel dayanağı olarak "güç yoluyla barış" politikası gösterilirken, askeri, diplomatik ve ekonomik gücün önemine dikkat çekildi. "Güç en iyi caydırıcıdır" ifadesinin kullanıldığı belgede, bunun Amerika'nın temel ulusal güvenlik çıkarlarının merkezinde yer aldığı kaydedildi.

Monroe Doktrini'ne "Trump Sonucu" ve Müttefiklere Çağrı

Belgenin dikkat çeken unsurlarından biri, tarihi Monroe Doktrini'ne yapılan atıftı. Batı yarım kürede Avrupa sömürgeciliğine karşı çıkan bu doktrine, "Trump Sonucu" adı verilen yeni bir ek yapılacağı ve uygulanacağı duyuruldu. Bu hamle, ABD'nin geleneksel etki alanındaki politikalarını güncelleme niyetini gösteriyor.

Diğer yandan, belgede ABD'nin müttefiklerine yönelik önemli bir mesaj yer aldı. Kolektif savunma için müttefik ülkelerin daha fazla harcama taahhüdü ve sorumluluk alması gerektiği vurgulandı. Bu çağrı, özellikle NATO ve diğer ittifaklar bağlamında değerlendiriliyor.

Bölgesel Değerlendirmeler ve Öncelikler

Avrupa ve NATO: Belgede, mevcut politikaların devam etmesi halinde Avrupa'nın 20 yıl içinde tanınmaz hale gelebileceği uyarısı yapıldı. AB ve bazı ulus ötesi kuruluşların, siyasi özgürlük ve egemenliği baltalayan faaliyetlerde bulunduğu iddia edildi. NATO'nun geleceğine ilişkin olarak ise, ittifakın sürekli genişleyen bir yapı olma algısına son verilmesi gerektiği ve birkaç on yıl içinde bazı üyelerin çoğunluğunun Avrupalı olmamasının muhtemel olduğu değerlendirmesi yapıldı.

Ukrayna-Rusya: Rusya-Ukrayna Savaşı'na değinilen belgede, Avrupa'da barış isteğinin yaygın olduğu, ancak bunun politikaya dönüşemediği ifade edildi. Rusya ile stratejik istikrarın yeniden sağlanması gerekliliğinin altı çizildi.

Tayvan ve Hint-Pasifik: Tayvan konusunda bir çatışmayı caydırmanın, tercihen askeri üstünlük sağlayarak bir öncelik olduğu belirtildi. Uzun süredir devam eden politikaların sürdürüleceği, ancak ABD'nin Tayvan Boğazı'ndaki statükoda tek taraflı değişiklikleri desteklemediği vurgulandı. Japonya ve Güney Kore'nin savunma harcamalarını artırması teşvik edilirken, Batı Pasifik'teki askeri varlığın güçlendirileceği açıklandı.

Orta Doğu: Bölgenin en sorunlu dinamiğinin çatışma olduğu kaydedilen belgede, İran'ın nükleer programının önemli ölçüde zayıflatıldığı savunuldu. İsrail-Filistin çatışmasının karmaşık yapısına dikkat çekilirken, Trump'ın müzakere ettiği anlaşmalar sayesinde ilerleme kaydedildiği öne sürüldü. Suriye'nin ise potansiyel bir sorun olmaya devam ettiği, ancak bölgesel destekle istikrar kazanabileceği ifade edildi.

Sınır Güvenliği ve Füze Savunması

Yeni stratejide, sınır güvenliğinin ulusal güvenliğin temel unsuru olduğu bir kez daha teyit edildi. Göç politikalarında, ülkelerin "istikrarsızlaştırıcı nüfus akışlarını" durdurmak için birlikte çalıştığı bir dünya hedeflendiği bildirildi. Ayrıca, göç, uyuşturucu ve bölgedeki düşman güçlerle mücadele için ABD'nin batı yarım küredeki askeri varlığını artırması planlanıyor.

Savunma alanında ise, Amerikan varlıklarını ve müttefiklerini korumak için dünyanın en güçlü nükleer caydırıcılığına ve anavatan için "Altın Kubbe dahil yeni nesil füze savunma sistemlerine" ihtiyaç duyulduğu aktarıldı.

Donald Trump'ın imzasıyla yayımlanan bu kapsamlı belge, ABD'nin önümüzdeki dönemde hem iç hem de dış politikada izleyeceği yol haritasını ortaya koyarken, küresel ilişkilerde yeni bir denge arayışına işaret ediyor.