
New York'ta, o uluslararası diplomasinin kalbinde, tarihi bir anda tam da en kritik noktada inanılmaz bir şey oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurulu kürsüsünde konuşuyordu. Filistin'de yaşanan insanlık dramını, o zulmü bütün çıplaklığıyla anlatıyordu ki...
Mikrofon sustu. Evet, yanlış duymadınız. Tam "zulme haykırırken" ses sistemi kesildi. O an salonda bir şaşkınlık dalgası yayıldı. Sanki birileri bu gerçeklerin duyulmasını istemiyordu.
Skandalın Perde Arkası
Aslında olayın teknik bir arıza olup olmadığı hala tartışma konusu. Ancak zamanlaması gerçekten manidardı. Erdoğan, İsrail'in Filistin'deki uygulamalarını en sert dille eleştiriyor, uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırıyordu. Tam da en ateşli bölümde, tam da en çok ihtiyaç duyulan anda ses kesintisi yaşandı.
Bu tür uluslararası toplantılarda -hele BM Genel Kurulu gibi kritik bir platformda- teknik aksaklıklar elbette olabilir. Ama bu kadar "stratejik" bir anda, bu kadar "anlamlı" bir konuşma sırasında? Biraz fazla tesadüf gibi durmuyor mu?
Tepkiler ve Yankılar
Olay sonrası Türk heyetinden hızlı bir reaksiyon geldi. Yetkililer durumu protesto ettiler, açıklama talep ettiler. Sosyal medyada ise tepkiler sel oldu. Dünya kamuoyunun gözü önünde böyle bir müdahale -eğer kasıtlıysa- kabul edilemezdi.
BM yetkilileri ise olayı "teknik bir sorun" olarak açıklamaya çalıştı. Ama kimse bu açıklamayı yeterli bulmadı. Çünkü herkes biliyordu ki, bu tür zirvelerde her detay önceden planlanır, her ihtimale karşı yedek sistemler hazır bulunur.
Diplomaside Sessiz Savaş
Aslında bu olay, uluslararası ilişkilerdeki o görünmez savaşın bir yansımasıydı. Mikrofonların kesilmesi, bir anlamda gerçeklerin susturulmaya çalışılmasıydı. Erdoğan'ın Filistin meselesindeki kararlı duruşu, bazı çevreleri rahatsız etmiş olmalı ki, böyle bir yola başvurma ihtiyacı hissettiler.
Ancak unuttukları bir şey vardı: Artık dijital bir çağdayız. Bir ses kesintisi, bir mesajın dünyaya ulaşmasını engelleyemez. Tam aksine, daha fazla dikkat çeker, daha fazla merak uyandırır.
Sonuçta, o kürsüde söylenenler -mikrofon kesilse de- dünyanın dört bir yanına ulaştı. Belki de ses kesintisi, tam da bu mesajın önemini kanıtlayan en büyük delil oldu.