New York'taki BM Genel Kurulu salonunda adeta elektrik vardı. Tam da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kürsüye doğru ilerlerken, olacak oldu. Birden... Salondan yükselen alkış sesleri, dakikalarca süren bir tezahürata dönüştü.
Öyle ki, bu beklenmedik ve samimi karşılama, protokolde yazılı olmayan bir andı aslında. Diplomasi dünyasının soğuk koridorlarında böyle sıcak anlar pek görülmez. Ama işte o an, Türkiye'nin uluslararası arenadaki ağırlığını hissettiren bir tabloydu.
Salondaki Duygu Yüklü Anlar
Gözlemciler, alkışların sadece bir nezaket göstergesi olmadığını, aksine Erdoğan'ın bölgedeki dengeleri şekillendiren duruşuna duyulan saygının ifadesi olduğunu belirtiyor. Kimi delegeler ayakta alkışlarken, kimi de bu tarihi ana telefonlarıyla kaydetti.
Aslında şunu söylemeliyim: BM salonları genellikle resmiyetin soğuk yüzünü yansıtır. Ama bugün, inanılmaz bir sıcaklık vardı ortada. Sanki dünya liderleri, uzun süredir bekledikleri bir sesi duymanın heyecanını yaşıyor gibiydi.
Konuşma Öncesi Gerilim ve Bekleyiş
Tam o sırada... Salonda bir sessizlik. Herkes Erdoğan'ın ağzından çıkacak sözlere kilitlenmiş durumda. Özellikle Ortadoğu'daki son gelişmeler ve küresel ekonomik krizle ilgili açıklamalar merakla bekleniyor.
Şunu itiraf etmeliyim: Diplomatik çevrelerde böylesine spontane tepkiler pek alışılagelmiş şeyler değil. Ama işte Türkiye'nin sesi, farklı yankılanıyor uluslararası arenada. Belki de tam da bu yüzden, o alkışlar sadece bir lideri değil, bir duruşu selamlıyordu.
Sonuçta... Tarihi anlar böyle doğar işte. Planlanmaz, kendiliğinden oluverir. Ve BM'nin o dev salonunda, Türkiye'nin gururu dakikalarca yankılandı.
