
Dünya sahnesinde her şey hızla değişirken, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) eskimiş yükümlülüklerini gözden geçirmesi artık bir zorunluluk haline geldi. Kimilerine göre bu, 'geç kalınmış bir hamle' olsa da, uluslararası diplomasinin geleceği için kritik önem taşıyor.
Son dönemde yaşanan küresel krizler — Suriye'deki çatışmalar, Ukrayna savaşı, iklim değişikliğinin yarattığı gerginlikler — BMGK'nın etkinliğini tartışmaya açtı. Sanki bir tiyatro oyununda dekor değişirken oyuncuların eski replikleri tekrarlaması gibi, mevcut sistemin çağın gerisinde kaldığı aşikar.
Neden Şimdi?
Aslında bu fikir yeni değil. Yıllardır diplomatik çevrelerde fısıltıyla konuşulan bir meseleden ibaretti. Ancak artık fısıltılar yerini yüksek sesli çağrılara bıraktı. Dünya Bankası'nın son raporunda belirttiği gibi, 'kurumlar kendini yenilemezse, zaman onları yeniler.'
Peki ne yapılmalı? İşte bazı öneriler:
- Veto yetkisinin sınırlandırılması
- Daha şeffaf karar alma süreçleri
- Bölgesel örgütlerle işbirliğinin artırılması
Tabii bunlar kolay değil. Özellikle de beş daimi üyenin (ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere) çıkarları söz konusu olduğunda. Sanki bir satranç tahtasında her hamle önceden hesaplanmış gibi, statükonun korunması için direniş büyük.
Sonuç Yerine
Belki de en doğrusu, BM Genel Sekreteri'nin geçen ay yaptığı gibi 'yapısal reform' vurgusunu sürdürmek. Çünkü dünya 1945'teki halinden çok farklı — tıpkı bir çocuğun üzerine küçük gelen kıyafetler gibi, sistemin de büyüyen küresel sorunlara uyum sağlaması gerekiyor.
Kısacası, ya değişim gelecek ya da tarih BMGK'yı değişimin önünde duran bir engel olarak yazacak. Tercih, uluslararası toplumun elinde.