Bursa'da durum hiç de iç açıcı değil. Gerçekten değil. Barajlarımız adeta can çekişiyor ve rakamlar bunu acı bir şekilde doğruluyor. İnsan ister istemez endişeleniyor - bu gidiş nereye?
Nilüfer Barajı'ndaki su seviyesi %24,93'e kadar düşmüş durumda. Bu rakamı bir düşünün. Geçen yılın aynı döneminde %40,53'tü. Aradaki fark gerçekten ürkütücü değil mi?
Barajların Çığlığını Duyan Var mı?
Doğancı Barajı'nda durum daha da vahim. Su seviyesi %7,67'ye kadar gerilemiş. Yani neredeyse dibi görüyor. Bunu söylerken içim acıyor ama gerçeklerle yüzleşmek zorundayız.
BUSKİ yetkilileri aslında aylardır uyarıyor. "Su kullanımında dikkatli olalım" diye. Ama galiba pek çoğumuz bu uyarıları ciddiye almadık. Şimdi fatura çok daha ağır geliyor.
Peki Ya Çözüm?
Yetkililer acil önlem paketlerini devreye sokmuş durumda. Su kayıplarını önlemek için hummalı bir çalışma var. Ancak şunu unutmayalım - bu sadece yetkililerin değil, hepimizin sorunu.
- Muslukları gereksiz yere açık bırakmamak
- Bulaşık ve çamaşır makinelerini tam dolu çalıştırmak
- Duş sürelerini kısaltmak
- Bahçe sulama saatlerine dikkat etmek
Bunlar küçük gibi görünen ama aslında devasa farklar yaratabilecek önlemler. Her damlanın kıymetini bilmek zorundayız artık.
İklim değişikliği artık uzak bir tehdit değil. Kapımızda. Bursa'da yaşananlar bunun en acı kanıtı. Kurak geçen kış ayları ve yetersiz yağışlar... Hepsi bir araya gelince bu tablo ortaya çıktı.
Belki de en kötüsü, bu durumun sadece bugünü değil, yarınları da etkileyecek olması. Tarımdan sanayiye, günlük hayatımızdan doğal yaşama kadar her şey tehdit altında.
Uzmanların dediği gibi, "Su zengini bir ülke değiliz". Bunu kabullenip ona göre davranmamız gerekiyor. Bursa'daki bu alarm durumu belki de tüm Türkiye için bir uyanış çağrısı olur - kim bilir?