Bir zamanların bilgi yuvası, şimdilerde ise zamana direnen bir sanat eseri... Hoca Hasan Medresesi, yüzyılların yorgunluğunu üzerinden atıp yeniden hayat buluyor. Tarihi dokusuna dokunulmadan yapılan çalışmalar, bu gizemli yapıyı adeta geleceğe taşıyor.
Restorasyon ekibi, her bir taşın hikayesine kulak vererek çalışıyor. Kimi zaman bir çini deseninin peşinde, kimi zaman da oymalı kapıların sırrını çözmeye çabalıyorlar. "Bu iş sadece tuğla dizmek değil," diyor proje koordinatörü, "Bir medeniyetin izlerini geleceğe aktarmak..."
Zamanın İzlerini Silmek Değil, Onları Yaşatmak
İşin en hassas kısmı, modern ihtiyaçlara cevap verirken tarihi karakteri bozmamak. Elektrik tesisatı döşenirken ahşap kirişlere zarar vermemek için özel teknikler kullanılıyor. Pencerelerdeki vitraylar, orijinal desenlerine sadık kalınarak yenileniyor.
Burası artık sadece bir müze olmayacak. Kütüphanesinde dijital arşivler, avlusunda kültür etkinlikleri, dersliklerinde ise geleneksel sanat atölyeleri yer alacak. Tarihle teknoloji, burada buluşacak.
Yerel Halkın Gözünden Medrese
Mahalle sakinleri için burası sadece bir bina değil, çocukluk anılarının saklı olduğu bir hazine. "Bu duvarlar bize dedelerimizin masallarını fısıldardı," diye anlatıyor 72 yaşındaki Hasan amca, "Şimdi torunlarım da aynı duvarlardan hikayeler dinleyecek."
Restorasyon bitince, medrese sadece turistlerin değil, şehrin ruhunun da bir parçası olacak. Belki de en güzeli, bu tarihi mekanın yeniden çocuk sesleriyle dolacak olması...
