Düşünün bir kere... İnsanlık, binlerce yıl boyunca sadece konuşarak ve işaretlerle anlaşabiliyordu. Ta ki birileri çıkıp da "Bu bilgileri bir yere kaydetsek fena mı olur?" diyene kadar. İşte o an, medeniyetin seyrini değiştiren devrim başladı.
Kil Tabletlerde Saklı Devrim
Mezopotamya'nın kavurucu sıcağında, bugünkü Irak topraklarında, MÖ 3200'lü yıllarda tarih yazılıyordu - hem de tam anlamıyla! Sümerler, ellerindeki kil tabletlere çivi şeklinde işaretler kazıyarak ilk yazı sistemini geliştirdiler. Basit ticari kayıtlar tutmak için başlayan bu uygulama, zamanla insanlığın en güçlü silahına dönüştü.
Peki neden mi bu kadar önemli? Çünkü:
- Bilgi artık nesiller boyu aktarılabilirdi
- İnsan hafızasının sınırları aşıldı
- Medeniyetler arası iletişim mümkün hale geldi
Hiyerogliflerden Alfabeye: Yazının Evrimi
Mısırlılar hiyeroglifleri icat ettiğinde, her işaret bir nesneyi veya fikri temsil ediyordu. Yani bir resim yazısıydı bu. Ama Fenikeliler işi kolaylaştırdı - MÖ 1200'lerde, her biri bir sesi temsil eden 22 harflik bir alfabe geliştirdiler. Bugün kullandığımız alfabelerin neredeyse tamamı bu Fenike alfabesinin torunları sayılır.
"Yazı olmasaydı ne olurdu?" diye düşündünüz mü hiç? Tarih unutulur, bilim gelişemez, edebiyat diye bir şey olmazdı. Kısacası, medeniyet dediğimiz şey bu kadar ilerleyemezdi. Şimdi elinizde tuttuğunuz akıllı telefon da, okuduğunuz kitaplar da, hatta bu yazı bile yazının icadı sayesinde var.
Günümüzde Yazı: Dijital Çağda Eski Bir Buluş
Bugün klavyelerde yazı yazarken, aslında 5000 yıllık bir geleneği sürdürüyoruz. Tabletlerimizde not alırken, Sümerlerin kil tabletlerinden çok da farklı bir şey yapmıyoruz belki de. Teknoloji ne kadar değişirse değişsin, yazının temel işlevi aynı kaldı: Düşünceleri somutlaştırmak ve geleceğe taşımak.
Yazının icadı, insanlık tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biriydi. Peki ya sizce? Bugünkü dijital devrim, yazının icadı kadar büyük bir etki yaratacak mı? Cevabı belki de yine yazıyla kaydedeceğiz...
