Telefonun diğer ucundaki ses tanıdıktı. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, NATO'nun tepesindeki isim Mark Rutte'yi aradığında aslında sadece bir nezaket görüşmesi planlamıyordu. Tam tersine, kritik bir dönemde stratejik bir hamle yapıyordu adeta.
Görüşme öyle sıradan bir 'hal hatır sorma' seviyesinde değildi hiç. İki lider arasındaki diyalog, Türkiye'nin bölgedeki artan güvenlik endişelerine odaklandı. Güler, bu konuları anlatırken ses tonundaki kararlılık oldukça dikkat çekiciydi doğrusu.
Güvenlik Konuları Masada
Bölgedeki son gelişmeler -ki hepimiz biliyoruz ne kadar hareketli bir dönemden geçiyoruz- görüşmenin ana gündem maddesiydi. Güler'in Rutte'ye aktardığı değerlendirmeler, Türkiye'nin güvenlik perspektifini net bir şekilde ortaya koyuyordu. Sanki satranç tahtasında kritik bir hamle yapılıyor gibiydi.
NATO dayanışmasından bahsetmişken... Güler bu konuya özellikle vurgu yaptı. İttifak içindeki işbirliğinin önemini anlatırken, aslında altını çizdiği şey çok daha derindi: Türkiye'nin NATO'daki stratejik konumu ve bu konumun bölge güvenliği için taşıdığı hayati önem.
İşbirliği Vurgusu
İki isim arasındaki diyaloğun en çarpıcı yanlarından biri de karşılıklı işbirliği taahhüdü oldu. Rutte'nin bu konudaki yaklaşımı, Türkiye'nin endişelerine kulak verdiğini gösteriyordu. Tabii bu, ittifak içindeki dengeler açısından da oldukça manidardı.
Görüşmenin sonunda varılan mutabakat aslında şunu söylüyordu: Türkiye ve NATO, bölgesel güvenlik konularında aynı sayfadalar. Bu da önümüzdeki dönemde atılacak adımlar için önemli bir zemin hazırlıyor doğrusu.
Peki ya sonrası? Bu görüşme aslında buzdağının sadece görünen kısmı. Arkada çok daha kapsamlı bir stratejik iletişim ağı var gibi görünüyor. Türkiye'nin NATO nezdindeki bu diplomatik hamleleri, bölge politikalarında yeni bir sayfa açabilir mi? Zaman gösterecek elbet.
