İslam NATO'su Geliyor! Müslüman Ülkelerden Tarihi İttifak Hamlesi
İslam NATO'su Kuruluyor: Müslüman Ülkelerden Tarihi İttifak

Dünya siyaset sahnesinde adeta bir deprem etkisi yaratacak bir gelişme kapıda. İslam İşbirliği Teşkilatı çatısı altında, tamamen Müslüman ülkelerden oluşan bir askeri ittifak kurulması gündemde. 'İslam NATO'su' olarak anılmaya başlanan bu yapı, uluslararası güvenlik denklemlerini kökten değiştirebilir.

Peki neden şimdi? Aslında cevap oldukça net: Küresel arenada Müslüman coğrafyalara yönelik tehditler her geçen gün artıyor. Terör örgütleri, dış müdahaleler ve istikrarsızlık - maalesef - bizleri bir araya gelmeye zorluyor. Bölük pörçük durmak yerine güçlü bir blok olmak artık lüks değil, zorunluluk.

Tek Yürek, Tek Ordu

Hayal edin: Onlarca Müslüman ülkenin askeri kapasitesi tek bir çatı altında toplanıyor. İstihbarat paylaşımından ortak operasyonlara, sınır güvenliğinden savunma sanayii işbirliğine kadar uzanacak devasa bir işbirliği. Bu sadece askeri değil, aynı zamanda stratejik bir derinlik getirecek.

Kimler dahil olacak? Henüz resmi bir liste yok ama ağır topların projeye sıcak baktığı konuşuluyor. Türkiye, Pakistan, Suudi Arabistan, Malezya... Hepsi potansiyel aktörler. Hatta bazı Batılı analistler, 'Bu oluşum NATO'nun doğu kanadını nasıl etkiler?' diye şimdiden kara kara düşünmeye başladı bile.

Zorluklar ve Fırsatlar

Tabii ki işin içinde çözülmesi gereken çetrefilli meseleler de yok değil. Farklı mezhepsel yaklaşımlar, siyasi çıkar çatışmaları ve tarihsel gerilimler - ittifakın önündeki en büyük engeller. Ama unutmayalım: Avrupa Birliği de iki dünya savaşından sonra kuruldu. Düşmanlıklar, yerini işbirliğine bırakabilir.

Aslında bu fikir çok da yeni sayılmaz. 2017'deki o meşhur İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'nde gündeme gelmiş, hatta 'İslam Ordusu' kavramı tartışılmıştı. Şimdi ise somut adımlar atılıyor. Ortak tatbikatlar, istihbarat şebekelerinin entegrasyonu ve belki de en önemlisi - savunma sanayiinde ortak üretim.

Son dönemde Filistin'de, Keşmir'de, Doğu Türkistan'da yaşananlar... Tüm bunlar Müslüman ülkelerin neden daha güçlü bir savunma mekanizmasına ihtiyaç duyduğunu acı bir şekilde gösteriyor. Diplomasi masalarında söz sahibi olmak için arkada güçlü bir ordunuz olmalı. Bu kadar basit.

Peki ya sıradan vatandaşlar? Onlar için ne ifade edecek? Daha güvenli bir bölge, ekonomik işbirliğinin getireceği refah ve - belki de en önemlisi - gurur verici bir dayanışma. İslam dünyasının kaderinin Batılı güçlerin insafına bırakılmadığını görmek...

Kulağa ütopik geliyor olabilir ama tarih, cesur adımlar atanları her zaman ödüllendirmiştir. Belki de şu an tam zamanıdır. Bekleyip göreceğiz.