
Londra'da hava diplomasi kokuyordu adeta. İngiltere'nin yeni başbakanı Keir Starmer, göreve gelirken elini taşın altına koymuştu - ilk yurtdışı ziyaretini NATO Zirvesi için Washington'a yapmıştı şimdi de NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'yi Downing Street 10 numarada ağırlıyordu.
Görüşme tam da beklenildiği gibi derindi. İki isim masaya yumruklarını vururcasına, Ukrayna'daki savaş konusundaki ortak endişelerini dile getirdiler. Starmer'in "Ukrayna'nın zaferi için koşulsuz desteğimiz sürecek" sözleri odada yankılanırken, Rutte'nin ciddiyeti yüzünden okunuyordu.
Savunma harcamaları meselesi ise -her zaman olduğu gibi- hassas bir noktaya dokundu. İngiltere'nin GSYİH'sinin %2,3'ünü savunmaya ayırdığını vurgulayan Starmer, "daha fazlasını yapmaya hazırız" mesajı verdi. Rutte ise bu taahhüdü memnuniyetle karşıladığını belirtti, hem de oldukça samimi bir şekilde.
Aslında olan biten şuydu: İki lider, ittifakın geleceği konusunda aynı dalga boyundaydı. Rusya'nın agresif tutumundan derinlemesine endişe duyuyorlar ve kolektif savunmanın önemine inanıyorlardı. Starmer'in "NATO, barış ve istikrarın temel taşıdır" sözleri boşa söylenmişe benzemiyordu.
Görüşmenin belki de en dikkat çekici yanı, Starmer'in Rutte'yi tebrik etmesiydi. Evet, doğru duydunuz - Rutte yakın zamanda NATO'nun tepesine seçilmişti ve İngiliz lider bu atamayı içtenlikle kutluyordu. "İşbirliğimizi güçlendireceğiz" vaadi ise iki tarafın da yüzünü güldürdü.
Ukrayna meselesi ise tabii ki gündemin en ağır başlığıydı. İki lider de Zelensky'nin ülkesine desteğin süreceğinin altını çizdi. Starmer, İngiltere'nin bu konuda "kararlı duruşunu" vurgularken, Rutte de ittifakın birliğine dikkat çekti. Sanki her ikisi de Putin'e gözdağı veriyor gibiydi.
Sonuç olarak? Bu buluşma sıradan bir diplomatik temas değildi. İngiltere'nin NATO'ya bağlılığının bir göstergesiydi - hem de yeni başbakanın ilk günlerinden. Starmer ve Rutte arasındaki bu diyalog, küresel güvenlik açısından hayati önem taşıyordu. Dünya izlemeye devam edecek gibi görünüyor.