NATO'nun tepesindeki isim Jens Stoltenberg, Washington yolculuğunun hemen akabinde oldukça kritik bir telefon görüşmesine imza attı. Evet, doğru duydunuz—Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı arayarak hem bölgesel meseleleri hem de Ukrayna'daki yangını söndürme çabalarını masaya yatırdı.
Şimdi, bu görüşme öyle sıradan bir 'merhaba, nasılsınız' muhabbeti değildi. Stoltenberg, ABD'deki temaslarının ardından—ki orada da epey yoğun bir agenda vardı—hemen devreye girdi. Sanki aciliyeti olan bir mesaj iletmek ister gibiydi. Belki de diplomasinin telaşıdır bu, kim bilir?
Ukrayna Barışı İçin Türkiye'nin Rolüne Vurgu
Görüşmede, Ukrayna'daki savaşın nasıl durdurulacağı en can alıcı noktaydı. Stoltenberg, Türkiye'nin—tarihsel olarak zaten—bölgede nasıl bir denge unsuru olduğunun farkında. Hatta Erdoğan'ın bu konudaki çabalarını özellikle takdir ettiği söyleniyor. Barış için atılan adımlar, uluslararası arenada yankı bulmaya devam ediyor.
Ve işin bir de şu tarafı var: Türkiye, hem Rusya hem de Ukrayna ile—bir şekilde—diyalog kanallarını açık tutmayı başaran nadir NATO üyelerinden. Bu, Stoltenberg'in neden özellikle Erdoğan'ı aradığını da açıklıyor aslında. Diplomasi bazen en çok sessiz köprüler gerektirir.
Stoltenberg'in ABD Temasları ve Türkiye'ye Yansımaları
Stoltenberg, ABD'deki görüşmelerinde muhtemelen Türkiye'nin son dönemdeki politikalarını da ele aldı. Özellikle Savunma sanayii alanındaki atılımlarımız ve bölgesel güvenlik konularındaki tavrımız, müttefikler nezdinde sıkça konuşuluyor. Bu telefon, belki de bu konuların bir uzantısıydı—kim bilir?
Sonuç olarak, bu görüşme sadece rutin bir diplomatik temas değil; aksine, küresel barış arayışında Türkiye'nin merkeze oturtulduğunun bir göstergesi. Stoltenberg'in bu hamlesi, aslında herkese bir mesaj: Türkiye olmadan bu denklem çözülemez.
