Deyr el-Belah... Adını duymamış olabilirsiniz, ama şu an Ortadoğu'nun en sıcak noktalarından biri burası. İşgalci güçler, Gazze'nin bu küçük ama stratejik bölgesini adeta bir satranç tahtasındaki piyon gibi görüyor. Ve hamleler giderek agresifleşiyor.
Bölgedeki gözlemciler, son 72 saatte yaşananları "kontrolsüz bir gerilim spiral" olarak tanımlıyor. Askeri hareketlilik artarken, sivil halk ise -her zamanki gibi- en ağır bedeli ödüyor. "Evlerimiz birer birer boşalıyor" diyor bölge sakinlerinden Muhammed, sesinde o tanıdık çaresizlikle.
Stratejik Hamle mi, İnsani Felaket mi?
Askeri uzmanlar Deyr el-Belah'ın coğrafi konumunun neden bu kadar kritik olduğunu anlatıyor: "Kuzey ve güney Gazze arasında bir köprü gibi" diye ekliyor bir analist. Ancak haritalardaki çizgilerle insanların yaşamları arasında korkunç bir uçurum var.
- Son 1 haftada 500'den fazla aile evlerini terk etmek zorunda kaldı
- Temel gıda malzemelerine ulaşım neredeyse imkansız hale geldi
- Hastaneler "savaş yorgunu" diye tabir ettikleri ekipmanlarla çalışmaya çalışıyor
Birleşmiş Milletler yetkilileri durumu "kabul edilemez" olarak nitelendirirken, uluslararası toplumun tepkisi ise -şaşırtıcı olmayan bir şekilde- oldukça cılız. "Dünya yine mi seyirci kalacak?" sorusu bölge halkının dilinde.
Yerel Direniş ve Küresel Sessizlik
Deyr el-Belah sakinleri arasında direniş ruhu güçlü olsa da, kaynaklar tükeniyor. "Silahlarımız irade ve sabır" diyen genç bir aktivist, "Ama dünyanın duymak istediği bu değil" diye ekliyor acı bir gülümsemeyle.
Bölgedeki diplomatik kaynaklar, krizin çözümü için "zamanın hızla tükendiği" uyarısında bulunuyor. Ancak uluslararası diplomasinin yavaş çarkları ile insani felaketin hızı arasındaki uçurum her geçen gün büyüyor.
Bu arada sosyal medyada #SaveDeirElBalah etiketi altında küresel bir dayanışma hareketi filizleniyor. Ama ekran başındaki öfke, sahada yaşanan acıları dindirmeye yetecek mi? Cevap maalesef çok açık...
