Kahire'de bugün gerçekleşen o görüşme, Gazze'nin kaderi açısından oldukça kritik bir öneme sahipti. Mısır Dışişleri Bakanı Sameh Shoukry, telefonun diğer ucunda ABD'li mevkidaşı Antony Blinken'ı buldu. Ve konu, tahmin edeceğiniz üzere, insani açıdan tam bir felaket yaşanan Gazze'ydi.
Shoukry'nin Blinken'a ilettiği mesajlar son derece netti aslında. İsrail'in -bir türlü son bulmayan- saldırılarının Gazze'de yarattığı tahribatın boyutları gerçekten içler acısı. Bölgedeki siviller için durum gün geçtikçe daha da kötüleşiyor. Sanki bir kâbus gibi, bitmek bilmiyor.
İnsani Yardımların Önündeki Engeller
Mısırlı diplomat, bu konuda hiç tereddüt etmedi. İsrail'in, insani yardım konvoylarının Gazze'ye girişini kasıtlı olarak engellediğini açıkça ifade etti. Düşünsenize, insani yardım malzemeleri sınırda bekletiliyor. Bu ne demek biliyor musunuz? İlaçsız kalan hastalar, aç kalan çocuklar, temiz su bulamayan aileler...
Shoukry'nin altını çizdiği bir diğer önemli nokta da şuydu: İsrail, uluslararası hukuku hiçe sayarak Gazze'deki sivillere yönelik saldırılarına devam ediyor. Ve bu saldırılar, ne yazık ki, Filistin halkının topraklarından zorla çıkarılmasına yol açıyor. Adeta bir nüfus mühendisliği projesi gibi.
ABD'nin Sorumluluğu
Mısır tarafı, Washington'a seslenirken kelimelerini özenle seçti. ABD'nin, İsrail üzerindeki benzersiz etkisini kullanması gerektiğini vurguladı. Çünkü gerçek şu ki, bu krizde ABD'nin sorumluluğu inkâr edilemez. Blinken'dan beklentiler belli: İsrail'i, uluslararası hukuka uymaya zorlamak.
Peki neler yapılması isteniyor? İşte bazı maddeler:
- İnsani yardım malzemelerinin Gazze'ye girişinin derhal serbest bırakılması
- Sivillere yönelik saldırıların durdurulması
- Filistin halkının zorla yerinden edilmesine son verilmesi
- Bölgede kalıcı ve sürdürülebilir bir ateşkes için çalışılması
Bu arada, Mısır'ın insani yardım çabaları takdire şayan doğrusu. Refah Sınır Kapısı'ndan Gazze'ye yardım ulaştırmak için gösterdikleri çaba gerçekten önemli. Ancak İsrail'in engellemeleri yüzünden bu çabalar yetersiz kalıyor. Sanki bir yandan yangını söndürmeye çalışıp diğer yandan da yangını körükleyen birilerinin olması gibi.
Sonuç Ne Olacak?
Bu diplomatik temasın sonuçlarını hep birlikte göreceğiz tabii. Ancak şunu söyleyebilirim ki, Mısır'ın bu çabaları bölgedeki arabuluculuk rolünün ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha gösterdi. Washington ise, sözde değil özde adım atmak zorunda. Çünkü Gazze'deki insanların bekleyecek zamanı kalmadı.
Bu görüşme, aslında uluslararası diplomasinin ne kadar karmaşık ve bir o kadar da önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı bize. İnsani krizler söz konusu olduğunda, diplomatik temaslar hayat kurtarıcı olabiliyor. Umarım bu sefer öyle olur.