İsrail güvenlik kabinesi, Gazze Şeridi'nde kırılgan bir ateşkes süreci devam ederken, işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim biriminin kurulmasına onay verdi. 21 Aralık 2025 tarihinde alınan bu karar, Tel Aviv yönetiminin bölgedeki işgal politikasından geri adım atmadığını net bir şekilde ortaya koydu.
Kararın Perde Arkası ve Rakamlar
Yerleşimlerin resmileştirilmesi kararı, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile Savunma Bakanı Israel Katz'ın ortak önerisiyle güvenlik kabinesinden geçti. Bu hamleyle birlikte, son üç yıl içinde İsrail hükümeti tarafından onaylanan yerleşim birimi sayısı 69'a yükseldi. İsrail basını, bu adımı "savaş sürerken sahada harita çizme hamlesi" olarak nitelendirdi.
İsrail ve Arap Basınından Sert Tepkiler
Karar, hem İsrail hem de Arap medyasında geniş yankı buldu ve sert eleştirilere maruz kaldı. İsrail'deki eleştirel yorumlarda, hükümetin Gazze'de on binlerce sivilin hayatını kaybettiği yıkıcı sürecin ardından dahi politikasını değiştirmediği vurgulandı. Bazı analistler, bu genişlemenin yalnızca ideolojik değil, aynı zamanda geri dönülmez fiili durumlar yaratmaya yönelik bilinçli bir strateji olduğuna işaret etti.
Maliye Bakanı Smotrich'in "Filistin devleti kurulmasını engelleme" yönündeki açıklamaları ise İsrail medyasında dahi ağır eleştiriler aldı. Yorumcular, bu söylemin uluslararası hukuku açıkça reddettiğini ve Batı Şeria'yı kalıcı biçimde ilhak etme niyetinin bir itirafı olduğunu belirtti.
Arap medyası ise kararı çok daha sert bir dille ele aldı. Bölge yayın organları, İsrail'in "iki cepheli işgal stratejisi" izlediğini savundu. Bu analizlere göre, Tel Aviv yönetimi askeri baskıyı Gazze'de, demografik ve coğrafi baskıyı ise Batı Şeria'da sürdürerek Filistinlilere nefes alacak alan bırakmıyor.
Yeni Bir Dönemin Sinyali ve Uluslararası Endişeler
İki tarafın basınında da öne çıkan ortak değerlendirme, bu kararın basit bir yerleşim genişlemesinden çok daha fazlası olduğu yönünde. Karar, Gazze sonrası döneme dair İsrail'in niyet beyanı olarak yorumlanıyor. Ateşkes görüşmeleri masada tartışılırken, sahada işgalin derinleştirilmesi, İsrail yönetiminin kalıcı barıştan ziyade kalıcı kontrol ve genişleme hedeflediği şeklinde algılanıyor.
Özellikle Ganei Akiva ve Kedumim gibi yerleşimlerin yeniden haritaya alınması, İsrailli bazı hukukçular tarafından "işgalin idari değil, ideolojik bir projeye dönüştüğünün kanıtı" olarak değerlendiriliyor. Batı Şeria'da atılan bu adım, bölgede yeni bir siyasi ve güvenlik krizinin kapısını aralayan tehlikeli bir eşik olarak görülüyor.
Sonuç olarak, İsrail'in bu hamlesi, uluslararası toplum nezdindeki ateşkes çabalarıyla tam bir tezat oluşturuyor ve bölgede kalıcı ve adil bir çözüm umutlarını daha da zayıflatıyor.