Bazen tarih, sayfalarında unutulması imkansız acılar barındırır. Filistin topraklarında yaşananlar da bunlardan biri. Adeta bir insanlık trajedisi olarak hafızalara kazınan bu olayların ardındaki ihanetler, bugün bile konuşulmaya devam ediyor.
"İhanetiniz olmasa bu katliam yaşanmazdı" sözleri, o dönemin tanıkları tarafından hâlâ fısıldanıyor. Sanki her kelime, derin bir yaranın kanamasına neden oluyor. Peki neydi bu kadar acıtan? Belki de en yakınların sırtından vurmasıydı.
Tarihin Kanlı Sayfaları
O günleri yaşayanlar anlatıyor: "Gökyüzü bile ağlıyordu" diyor bir tanık. Gerçekten de öyle miydi? Kim bilir... Ama kesin olan bir şey var ki, o dönemde masum kanlarıyla sulanan topraklar, bugün bile o günleri unutmuyor.
İşin ilginç yanı, bu acıların büyük kısmının aslında önlenebilir olması. Evet, yanlış duymadınız. Tarihçilerin bir kısmı, "Eğer o dönemdeki ihanetler olmasaydı, belki de bu kadar büyük bir trajedi yaşanmayacaktı" görüşünde.
İhanetin Anatomisi
Peki nasıl oldu da ihanetler bu kadar etkili oldu? İşte bazı nedenler:
- Güven duvarlarının yıkılması
- Çıkar çatışmalarının derinleşmesi
- Dış güçlerin kışkırtmaları
- Birlik ruhunun zayıflaması
Bunlar sadece buzdağının görünen kısmı elbette. Aslında her bir maddenin altında onlarca küçük hikaye yatıyor. Mesela o dönemde "bizdendir" denen bazı isimlerin aslında nasıl farklı oyunların piyonu olduğunu öğrenmek, insanı gerçekten şaşırtıyor.
Bugüne Yansımalar
Bugün bile bu acıların izleri silinmiş değil. Sanki zaman donmuş gibi... Her yıl dönümlerinde yeniden hatırlanan bu olaylar, aslında bize çok önemli bir ders veriyor: İhanetin bedeli ağır olur.
Sonuç olarak, tarih tekerrürden ibarettir derler ya, belki de bu yüzden bu tür olayları hatırlamak ve ders çıkarmak zorundayız. Yoksa gelecek nesiller de aynı acıları yaşayabilir - ki kimse bunu istemez, değil mi?
