Eğitim sistemimizdeki kırılma noktalarından biri daha net bir şekilde ortaya çıktı. Geçtiğimiz yıl yapılan Liselere Geçiş Sınavı'nda (LGS) en yüksek puanları alan 400 öğrencinin tamamının sadece 3 lisede toplanması, eğitimdeki adaletsiz dağılımı gözler önüne serdi.
Şaşırtıcı değil mi? Yüzlerce okul varken, en başarılı öğrencilerin birkaç seçkin okula sıkışıp kalması... Bu durum, eğitimde fırsat eşitsizliği konusundaki endişeleri bir kez daha alevlendirdi.
Başarının Adresi Belli Oldu
Verilere göre, LGS'de %1'lik dilime giren bu öğrencilerin:
- %40'ı İstanbul'daki bir fen lisesinde
- %35'i Ankara'daki köklü bir kolejde
- %25'i ise İzmir'deki bir proje okulunda eğitim görüyor
Eğitim uzmanları, bu durumu "akademik başarının belirli merkezlerde yoğunlaşması" olarak yorumluyor. Kimi uzmanlara göre bu durum kaçınılmazken, bazıları ise "Bu tablo, eğitimdeki makasın giderek açıldığını gösteriyor" diyerek tepki gösteriyor.
Veliler Ne Diyor?
"Bizim çocuğumuz da zeki ama imkanlar eşit değil" diyen bir veli, durumu şöyle özetliyor: "Mahallemizdeki okulda laboratuvar yok, kütüphane yetersiz. Çocuğumuzun potansiyelini nasıl geliştirebiliriz ki?"
Diğer yandan, bu okullara girebilen öğrencilerin velileri ise "Emeğimizin karşılığını aldık" diyerek mutluluklarını dile getiriyor. Ancak şu bir gerçek ki, bu okullara girebilen öğrencilerin çoğu özel ders ve kurs olanaklarına sahip ailelerden geliyor.
Peki Çözüm Ne?
Eğitimciler, bu durumu tersine çevirmek için:
- Kaynak dağılımının daha adil yapılması
- Öğretmen kalitesinin eşitlenmesi
- Fiziki şartların iyileştirilmesi
- Bölgesel eğitim projelerinin hayata geçirilmesi
gibi önlemlerin alınması gerektiğini vurguluyor. Bazıları ise "Sınav sisteminin kendisi sorun" diyerek köklü reformlar talep ediyor.
Sonuç olarak, bu tablo bize eğitimdeki uçurumun giderek derinleştiğini gösteriyor. Peki sizce, bu durumu değiştirmek için neler yapılmalı? Her çocuğun potansiyelini gerçekleştirebileceği bir eğitim sistemi mümkün mü?
