Kim demiş üniversite sadece gençlerin işidir diye? Tamam, belki çoğumuz için üniversite demek, 18-20'li yaşlar, kampüs hayatı ve o meşhur 'gençlik' demek. Ama işte hayat bazen bize sürprizler yapıyor - hem de en güzellerinden.
Geçenlerde Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) açıkladığı bir veri beni gerçekten şaşırttı. 65 yaşını geçmiş tam 2.836 vatandaşımız üniversite sıralarına geri dönmüş! Evet, yanlış duymadınız. Emekli olup torun bakacağım derken, ders kitaplarının arasına gömülmüşler.
Bu İşin Sırrı Ne?
Aslında her şey 2019'da başlamış. YÖK, 65 yaş üstü vatandaşlar için özel bir kontenjan açmaya karar vermiş. Amaç ne mi? 'Hayat boyu öğrenme' felsefesini hayata geçirmek ve her yaştan insanın eğitim hakkı olduğunu göstermek.
Düşünsenize, belki gençken okuyamamışsınız. Belki maddi imkansızlıklar, belki ailevi sebepler... Hayat koşturmacası içinde ertelenen, belki de hiç gerçekleşmeyecek sandığınız bir hayal. İşte bu kontenjan tam da bu hayalleri gerçek kılmak için var.
Hangi Bölümler Popüler?
Merak etmeyin, bu öğrenciler sadece hobi için gelmiyor. Ciddi ciddi okuyorlar! En çok tercih edilen bölümler şöyle:
- İlahiyat (inanın en popüleri bu)
- Sağlık Yönetimi
- Çocuk Gelişimi
- Tarih
- Felsefe
Gördüğünüz gibi, hayat tecrübesi olan insanlar daha 'anlam arayışı' içeren alanlara yöneliyor. Kimi Kuran'ı daha iyi anlamak istiyor, kimi torunlarına daha iyi bakabilmek için çocuk gelişimi okuyor. Her halükarda motivasyonları gerçekten takdire şayan.
Gençlerle Aynı Sırada
Burada en ilginç detay şu: Bu öğrenciler normal öğrencilerle tamamen aynı haklara sahip. Aynı sınavlara giriyorlar, aynı derslere katılıyorlar, aynı diploma alacaklar. Aralarında 40-50 yaş fark olan sınıf arkadaşları var!
Bir düşünsenize, dedesi yaşındaki biriyle aynı projede çalışan bir üniversiteli... Aslında bu durum her iki taraf için de inanılmaz bir deneyim. Gençler tecrübe kazanıyor, yaşlılar ise gençlerin enerjisinden besleniyor.
Bir öğretim görevlisinin dediği gibi: 'Sınıfta 70 yaşında bir öğrencim var. Derse gelirken gözlerindeki ışığı görseniz... Gençlerden daha hevesli, daha istekliler. Belki de hayatlarının en güzel dönemini yaşıyorlar.'
Zorluklar da Yok Değil
Tabii her güzel şeyin bir zorluğu var. Teknoloji kullanımı mesela... Online ders sistemleri, ödev portalları bazen onlar için gerçek bir kabusa dönüşebiliyor. Ama inanın bana, azimleri sayesinde her şeyin üstesinden geliyorlar.
Bir diğer zorluk da fiziksel... Uzun süre ders dinlemek, sınav stresi yaşamak genç bedenler için bile zorken, onlar için çok daha yorucu olabiliyor. Ama görünen o ki, öğrenme aşkı tüm zorlukları unutturuyor.
Bu Sayı Artacak mı?
Bana kalırsa kesinlikle evet. Türkiye'nin nüfusu giderek yaşlanıyor ve emeklilik sonrası insanlar yeni uğraşlar arıyor. Üniversite de bu arayışın en güzel cevaplarından biri.
Zaten YÖK Başkanı Erol Özvar'ın açıklamaları da bu yönde. Kendisi, bu programın 'yaşam boyu öğrenme' kültürünü yaygınlaştırmada önemli bir adım olduğunu vurguluyor. Haksız da sayılmaz hani.
Sonuç olarak, üniversite koridorlarında gördüğünüz yaşlı bir amcaya veya teyzeye bir daha farklı gözle bakın. Onlar sadece 'yaşlı' değil, aynı zamanda hayallerinin peşinden koşan cesur insanlar. Ve belki de hepimize ilham veriyorlar: Öğrenmenin asla yaşı yok!
Kim bilir, belki siz de emekli olduğunuzda o hep istediğiniz bölümü okumaya karar verirsiniz. Ne dersiniz?