
Herkesin merakla beklediği o an geldi çattı! Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nda (YKS) Türkiye ikincisi olan genç yetenek, tercihini İlahiyat Fakültesi'nden yana kullanacağını duyurdu. Bu karar, eğitim camiasında adeta bir bomba etkisi yarattı.
"Neden İlahiyat?" diye soracak olursanız, genç dahinin cevabı oldukça net: "İçimdeki sesi dinledim." Belki de bu kadar basit bir açıklama, aslında ne kadar derin bir karar olduğunun kanıtıydı. Kimileri için şaşırtıcı olsa da, bu tercihin ardında yatan nedenler oldukça anlamlı.
Birinci Olmak Değil, Doğru Olanı Seçmek Önemli
Sınav maratonunda gösterdiği olağanüstü performansla herkesi kendine hayran bırakan bu genç, aslında tıp ya da mühendislik gibi alanlarda rahatlıkla yer bulabilirdi. Ama o, farklı bir yol çizdi kendine. "Puanım yüksek diye popüler bölümlere yönelmek zorunda değilim" diyerek adeta sistemin kalıplarını yıktı.
Öğretmenleri, bu kararı duyduklarında ilk anda şok yaşadıklarını itiraf ediyorlar. "Böyle bir tercih beklemiyorduk" diyen matematik öğretmeni, "Ama sonra düşündüm de, belki de gerçek başarı tam da budur" sözleriyle genç öğrencisinin kararına saygı duyduğunu gösterdi.
İlahiyat Fakültesi Neden Tercih Edildi?
- Kendini dini ilimler alanında geliştirme isteği
- Ailevi ve kültürel değerlerle uyumlu bir kariyer planı
- Topluma farklı bir perspektiften hizmet etme arzusu
- Kişisel ilgi alanları ve yetenekleri doğrultusunda karar verme
Uzmanlar, bu tür tercihlerin aslında ne kadar değerli olduğunu vurguluyor. "Gençlerimiz artık sadece puanlarının yettiği bölümlere değil, gerçekten istedikleri alanlara yöneliyor" diyen bir eğitimci, bunun olumlu bir gelişme olduğunu belirtti.
Peki ya sizce? Bir öğrenci yüksek puan aldı diye geleneksel "prestijli" bölümlere yönelmek zorunda mı? Yoksa herkesin kendi yolunu çizme hakkı var mı? Bu genç, belki de hepimize önemli bir ders veriyor: Başarı, sadece yüksek puan almak değil, doğru tercihler yapabilmektir.