Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) maratonu sona erdi, şimdi sıra tercih telaşında. Adayların kafasını kurcalayan o meşhur soru: "Puan mı, sıralama mı?" Kimileri için bu soru, geleceğin şekillendiği bir çatal yol aslında.
Rakamların Dili: Soğuk Gerçekler
Şöyle bir gerçek var ki - sistemin içinde kaybolmamak için her iki göstergeyi de doğru okumak şart. Sıralamanız, binlerce aday arasındaki yerinizi gösterirken; puanınız ise akademik performansınızın ham fotoğrafı. Peki hangisi daha belirleyici?
Uzmanlar Ne Diyor?
Eğitim danışmanı Mehmet Özcan'ın dediği gibi: "Tercih yaparken sıralamanızı kılavuz edinin, ama puanınızı da küçümsemeyin." İşin püf noktası şu: Kontenjanlar ve başvuru yoğunluğu değişkenleri hesaba katmak şartıyla...
- Barajı geçemeyenler: Sıralama ne olursa olsun, puan yetersizse hayal kırıklığı kaçınılmaz
- Yüksek puan düşük sıralama: Nadir görülen bu durumda kontenjan avantajı doğabilir
- Dengeli adaylar: İki göstergeyi harmanlayarak strateji belirlemek en akıllıcası
Tercih Yaparken Bunlara Dikkat!
ÖSYM'nin kılavuzunda belirtildiği üzere, yerleştirme sisteminde esas alınan şey sıralama. Fakat - ve bu büyük bir fakat - bazı programlar için puan türünde belirli şartlar aranabiliyor. Yani işin içine 'minimum puan' kriteri girince, denklem değişiyor.
Şunu unutmayın: Geçen yılın taban puanları size yol gösterebilir, ama kesin rehber değil. Kontenjan artışları, yeni açılan bölümler ve talep dalgalanmaları her şeyi alt üst edebilir. Belki de bu yıl sizin sıralamanız, geçen yılkinden çok daha avantajlı sonuçlar doğuracak - kim bilebilir?
Son Söz
Tercih robotlarına körü körüne güvenmek yerine, bir de şöyle düşünün: "Hangi üniversite? Hangi bölüm? Ve en önemlisi - hangi gelecek?" Çünkü rakamlar önemli ama, hayalleriniz kadar değil.
