İşte bu kez gerçekten bardağı taşıran son damla oldu sanki. İstanbul Altın Rafinerisi'nin çatısı altında uzun süredir fokurdayan kazan nihayet patlamak üzere. Halıc ailesi içindeki gerilimler öyle bir noktaya varmış ki, artık kimse gerçekten ne olacağını kestiremiyor.
Düşünsenize - yıllardır altın sektörünün en gözde isimlerinden biri olan bu aile şirketi, şimdi kendi içindeki fırtınalarla boğuşuyor. Ve bana öyle geliyor ki, bu sadece bir aile kavgasından çok daha fazlası. Adeta bir kartal yuvasında yaşanan taht kavgası gibi.
Perde Arkasındaki Gerginlikler
Olmaz olmaz demeyin, oldu işte. Aile içindeki bazı üyelerin -ki kim olduklarını tahmin edersiniz artık- yönetimde söz sahibi olma konusundaki ısrarları, mevcut dengeleri altüst etmiş durumda. Sanki bir satranç tahtasında birden fazla şah ortaya çıkmış gibi.
Peki ne olmuştu da bu noktaya gelindi? Aslında uzun süredir devam eden bir güç mücadelesi vardı, bunu herkes biliyordu. Ama son gelişmeler işi iyice çığırından çıkardı. Öyle ki, aile içindeki bazı isimler artık açık açık 'bu karanlık düzen bir gün çökecekti' diye konuşmaya başladılar.
Kritik Sorular
- Bu kriz şirketin geleceğini nasıl etkileyecek?
- Altın piyasasındaki dengeler değişir mi?
- Aile içindeki hangi taraf galip gelecek?
Biliyor musunuz, en ilginç olanı da şu: Herkes ne olup bittiğini konuşuyor ama kimse tam olarak ne olduğunu bilmiyor. İşte bu belirsizlik ortamı, zaten gergin olan havayı iyice elektriklendiriyor.
Ve şimdi - beklenen an geldi çattı. Suların durulması bir yana, fırtına giderek şiddetleniyor. Aile üyeleri arasındaki iletişim kopukluğu öyle bir seviyeye ulaşmış ki, artık birbirlerini dinlemek bile istemiyorlar sanki.
Peki Ya Sonrası?
Bu işin nereye varacağını tahmin etmek gerçekten zor. Bir yanda geleneksel yönetim anlayışını savunanlar, diğer yanda değişim isteyenler... Ortada ise koskoca bir şirket ve onlarca çalışanın geleceği.
Belki de en acı olanı, yılların emekle kurulan bu köklü kuruluşun, aile içi çekişmeler nedeniyle sarsıntı geçiriyor olması. İnsan ister istemez 'acaba bu fırtınayı atlatabilecekler mi?' diye sormadan edemiyor.
Sonuçta - altın gibi parlak bir geçmişe sahip olmak yetmiyor görünen o ki. Asıl önemli olan, o geçmişi geleceğe taşıyacak kadar güçlü bağlara sahip olmak.