
Sabahın ilk ışıkları Avrupa'nın finansal merkezlerine vururken, borsa ekranları umutla parıldıyordu. Sanki eski kıta, derin bir nefes almıştı. Londra'dan Paris'e, Frankfurt'a uzanan bir coşku dalgası, yatırımcıların yüzünü güldürdü desek yeridir.
İngiltere'den gelen enflasyon verisi—sabit kalmıştı. Evet, yanlış duymadınız. Beklentilerin aksine bir sıçrama olmaması, piyasalarda bir rahatlama etkisi yarattı. Özellikle de İngiliz Merkez Bankası'nın (BoE) bir sonraki hamlesine dair spekülasyonları yatıştırması açısından önemliydi bu durum.
Peki Ya Almanya?
Almanya'da ise durum daha da ilginçti. ZEW Ekonomik Beklentiler Endeksi, beklentileri aşan bir iyileşme kaydetti. Yani, Alman yatırımcılar ve analistler, ekonominin önümüzdeki altı ay içinde toparlanacağına dair umutlarını yeşertti. Bu iyimserlik, Frankfurt Borsası'nda işlem gören DAX 40 endeksinin de yükselişine öncülük etti.
Fransa'da CAC 40, İngiltere'de FTSE 100... Hepsi yeşil ekranda. Hani derler ya, 'deniz tutmuş' diye, işte tam olarak öyle bir manzara. Hisse senetleri, neredeyse her sektörde alıcı buluyor. Bankacılık, teknoloji, enerji—hepsinde bir hareketlilik var.
Piyasa analistleri ise bu durumu şöyle yorumluyor: "Bu, sadece teknik bir toparlanma değil. Temel göstergelerdeki iyileşme sinyalleri, yatırımcıları cesaretlendiriyor." Gerçekten de öyle; enflasyon endişelerinin bir nebze olsun hafiflemesi, risk iştahını kabarttı.
Kısacası, Avrupa borsaları bugün 'risk-on' modunda. Yatırımcılar, daha riskli varlıklara yöneliyor ve bu da borsaları yukarı taşıyor. Bakalım bu iyimser hava, gün sonuna kadar devam edecek mi? Hep birlikte göreceğiz.