Dünya finans piyasaları bugünlerde oldukça hareketli saatler yaşıyor. Bankacılık sektörüne dair kaygılar, adeta bir kâbusa dönüşmüş durumda. Avrupa'nın önde gelen borsalarından Wall Street'e kadar her yerde satış baskısı hâkim.
Aslında durum hiç de iç açıcı değil. Bana kalırsa, bu dalgalanmalar önümüzdeki günlerde de devam edebilir. Frankfurt'tan Londra'ya, Paris'ten New York'a kadar borsalar kırmızıya boyanmış vaziyette.
Peki Neler Oluyor?
Bankacılık hisselerindeki düşüş, yatırımcıları adeta bir panik havasına sürüklüyor. Sanki domino taşları gibi birbirini etkileyen bu düşüşler, güven endeksini de altüst etmiş durumda. İnsanlar paralarını nereye yatıracaklarını şaşırmış vaziyetteler.
Euro bölgesi tahvil getirilerindeki keskin düşüş de cabası. Alman tahvilleri iki haftanın en düşük seviyesini gördü - ki bu hiç de hayra alamet değil.
Güvenli Liman Arayışı
Her krizde olduğu gibi, yatırımcılar yine geleneksel sığınaklara koşuyor. Altın fiyatlarındaki yükseliş bunun en bariz göstergesi. Dolar ve euro karşısında değer kazanan altın, adeta 'bana güvenin' diye haykırıyor.
Amerikan doları da bu kaos ortamında gücünü korumayı başarıyor. Dolar endeksi, 103.50 seviyelerinde direnç gösteriyor. Ancak euro için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil - 1.07 doların altında seyrediyor.
Uzmanlar Ne Diyor?
Finans çevrelerinde dolaşan söylentilere göre, bu dalgalanmaların temelinde faiz oranlarına dair belirsizlik yatıyor. Merkez bankalarının bir sonraki hamlesi herkesin merak konusu. Acaba faiz artışları devam mı edecek, yoksa bir mola mı verilecek?
Bir banka müdürünün dediği gibi: "Piyasalar bazen mantıktan çok duygularla hareket eder." Şu an yaşanan da tam olarak bu. Korku ve belirsizlik, rasyonalitenin önüne geçmiş durumda.
Sonuç olarak, küresel piyasalar için zorlu günler kapıda. Yatırımcıların tetikte olmasında fayda var. Unutmayın, borsalar inişli çıkışlı bir yolculuktur - bazen tepenizde güneş açarken, bazen de aniden yağmur başlayabilir.
