Sabahın ilk ışıkları Borsa İstanbul'a yükselişle vurdu adeta. Pazar, alıcıların coşkulu baskınıyla açıldı ve endeksler, yatırımcının yüzünü güldürecek tondaki yeşil rakamlara hızla yelken açtı.
Bankacılık sektörü—kim şaşırdı ki zaten—yine olayın göz bebeği oldu. Hisse senetleri, sanki bir yerden emir almışçasına aynı anda zıpladı. Yatırımcılar, ekran başında kahvelerini yudumlarken portföylerinin değerlendiğini izlemenin keyfini çıkardı.
Peki ya holdingler? Onlar da boş durmadı hani. Özellikle endüstriyel holdingler, adeta sessiz bir devrim yaparak kâğıtlarında kayda değer artışlar kaydettiler. Kimi analistler bu hareketliliği 'beklenen ama erken gelen bir hamle' diye yorumlarken, kimi de 'likidite bolluğunun doğal sonucu' diye ekliyor.
Borsa'nın ruh hali de en az teknik göstergeler kadar önemli aslında. Bugünkü yükseliş, sadece sayılardan ibaret değil; aynı zamanda yatırımcının içini ısıtan bir güven sinyali. Sanki piyasa, 'rahat ol, ben buradayım' der gibi.
Gümüş ve altın madeni şirketleri de—her zamanki gibi—istikrarlı bir performans sergiledi. Yatırımcılar, güvenli liman arayışını bu sektörlerde sürdürdü ve karşılığını da aldı. Kim bilir, belki de küresel belirsizlikler yerli piyasalara bu kez dost olmuştu.
Sonuç olarak, güne damgasını vuran şey sadece bir yükseliş değil; aynı zamanda yatırımcının yeniden kazanç umuduyla ekran başına oturmasıydı. Piyasanın ne getireceği hiç belli olmaz—ama bugün, yeşilin tonları herkese iyi geldi.
