Durum hiç de iç açıcı değil, söylemeden edemeyeceğim. TÜİK'in mayıs ayı enflasyon verisi %75,45 olarak açıklandı ama -inanın bana- çarşı pazarda dolaşan herkes bu rakamların gerçek hayatla ne kadar uyumlu olduğunu sorguluyor.
Asıl bomba ise bankaların sunduğu mevduat faizlerinde patlıyor. Ortalama %65'lerde seyreden bu faizlerle enflasyon arasında koskoca %10'luk bir makas oluşmuş durumda. Yani basitçe söylemek gerekirse, paranız bankada durdukça eriyor, buğulanan camın ardından izlediğiniz gibi yavaş yavaş kayboluyor.
Çalışanın Cebindeki Yara Derinleşiyor
Memur, işçi, emekli... Kısacası düzenli maaşla geçinen kesim bu makastan en çok etkilenenler. Maaş zamları enflasyonun gerisinde kalırken, birikimler de faiz-enflasyon makası yüzünden erimeye devam ediyor. İnsanlar ne yapsın? Cebindeki paranın değer kaybetmesini izlemek zorunda mı kalacak?
Düşünsenize, geçen yıl 1000 liranız vardı, bu yıl aynı paranız bankada faizle birlikte 1650 lira oluyor ama alım gücünüz aslında düşüyor. Bu nasıl bir ikilem böyle!
Bankaların İlginç Matematiği
Bankalar ise -anlayacağınız- kendi hesaplarını yapıyor. Mevduat faizlerini enflasyonun altında tutarak, aradaki farkı kendi kârlarına ekliyorlar. Müşteri kaybetme korkusuyla faizleri yükseltmekten çekiniyorlar ama bir yandan da mevduat toplamak için çeşitli kampanyalar düzenliyorlar. Kafa karıştırıcı değil mi sizce de?
- Enflasyon resmi olarak %75,45
- Mevduat faizleri ortalama %65
- Aradaki makas: %10 civarı
- Sonuç: Tasarruflar erimeye devam ediyor
Bu durumda insanlar alternatif yollar arıyor elbette. Döviz, altın, kripto paralar... Ama onların da kendi riskleri var. Sıradan vatandaş için güvenli liman arayışı bitmek bilmeyen bir çileye dönüşmüş durumda.
Peki Ne Olacak Bu İşin Sonu?
Ekonomistler -aralarında farklı görüşler olsa da- genel olarak bu makasın kısa vadede kapanmasını beklemiyor. Enflasyon düşüş eğilimine girse bile, bankaların faizleri hemen artırması pek olası görünmüyor. Yani önümüzdeki aylarda da benzer bir tabloyla karşı karşıya kalabiliriz.
Belki de en acı olanı, çalışan kesimin emeğinin karşılığını tam olarak alamaması. Sabahın erken saatlerinde işe giden, akşam geç saatlerde eve dönen milyonlar için bu durum gerçekten yürek burkucu. Ülkenin geleceği açısından da kaygı verici bir tablo bu.
Son sözüm şu: Rakamlar ne derse desin, markette, benzincide, faturalarda yaşanan gerçek enflasyon çok daha farklı. İnsanların cüzdanlarındaki daralma, istatistiklerden çok daha fazla hissediliyor. Bu gidişatın bir an önce düzelmesini umut etmekten başka çaremiz var mı?