Vallahi şu rakamlara bakınca insanın içi bir hoş oluyor. Türk otomotiv sektörü, bu yılın ilk dokuz ayında öyle bir performans sergiledi ki, adeta dünya ticaretinde fırtına gibi esiyor. Tam tamına 47 milyar 872 milyon dolar! Bu rakamı bir düşünün - neredeyse 48 milyar dolar ediyor.
İhracat Yıldızı Parlıyor
Geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 2.4'lük bir artış... Evet, belki küçük gibi görünebilir ama mevcut küresel ekonomik dalgalanmalar düşünüldüğünde aslında oldukça anlamlı. Zira dünya genelinde ticaret daralırken, Türkiye'nin bu performansı gerçekten takdire şayan.
Eylül ayına baktığımızda ise durum daha da ilginçleşiyor. Tek bir ayda 5 milyar 614 milyon dolarlık ihracat! Bu, sektörün hala tam gaz ilerlediğinin en net göstergesi bence.
Peki Bu Başarının Arkasında Ne Var?
Aslında bu sorunun cevabı oldukça karmaşık. Bir yanda Türk mühendislerinin yaratıcılığı, diğer yanda üretim kalitesindeki sıra dışı iyileşme... Ama bana sorarsanız asıl mesele, Türk otomotiv firmalarının dünya pazarlarını okumadaki başarısı.
- Kalite standartlarında Avrupa seviyesini yakalama
- Fiyat-performans dengesinde rakipsiz olma
- Teslimat sürelerindeki titizlik
- Müşteri memnuniyetine verilen önem
Bunların hepsi, bu başarının altındaki görünmeyen kahramanlar aslında.
Gelecek İçin Ne Beklemeli?
Şahsen, bu ivmenin devam edeceğini düşünüyorum. Zira son çeyrekte genellikle ihracatın daha da arttığını görüyoruz. Tabii küresel ekonomideki belirsizlikler herkes için risk oluşturuyor ama Türk otomotiv sektörünün bu dalgaları iyi yönettiği ortada.
Önümüzdeki dönemde özellikle elektrikli ve hibrit ticari araçlarda büyük atılımlar bekliyorum. Zaten bu alandaki yatırımlar da hız kesmeden devam ediyor.
Kısacası, Türkiye'nin otomotivdeki bu başarısı sadece bir istatistikten ibaret değil. Ülke ekonomisinin can damarlarından birinin ne kadar sağlam attığının göstergesi. Ve bence bu, gelecek için hepimizi umutlandırmalı.
