Son günlerde sosyal medyada dolaşan iddialara bakılırsa, sanki her şey gizli kapaklı yürüyormuş gibi bir hava estiriliyor. Oysa gerçekler çok daha farklı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan gelen açıklama, adeta soğuk duş etkisi yaratacak cinsten.
Bakanlık sözcüsü, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede oldukça net ifadeler kullandı. "Söz konusu parsellerle ilgili olarak, hiçbir şekilde rezerv alan statüsü bulunmamaktadır" diyen yetkili, bu iddiaların tamamen asılsız olduğunu vurguladı. Üstelik bunu söylerken ses tonundaki rahatsızlık hissediliyordu adeta.
Planlar Çok Önceden Belliymiş Meğer
İşin ilginç yanı, bu tartışmalı arazinin imar durumunun aslında yıllar öncesinden netleşmiş olması. 2019 yılında onaylanan imar planlarında, söz konusu alanın ticaret ve hizmet sektörüne ayrıldığı belirtiliyor. Yani ortada ne sonradan yapılmış bir değişiklik var, ne de karanlıkta kalan herhangi bir detay.
Bakanlık yetkilileri, "Bu tür iddialarla karşılaşmak gerçekten üzücü" diyor ve ekliyor: "Süreçler şeffaf bir şekilde yürütülüyor. Her şey kayıt altında."
Yasal Süreçler Titizlikle İşliyor
Peki ya izin süreçleri? Onlar da tümüyle mevzuata uygun şekilde ilerlemiş. İmar planı değişikliği, parselasyon, yapı ruhsatı derken tüm aşamalar yasal çerçevede tamamlanmış. Bakanlık yetkilisi, "Bu proje için verilen tüm izinler, ilgili kanun ve yönetmeliklere uygun olarak düzenlenmiştir" açıklamasını yapıyor.
Ortada öyle iddia edildiği gibi bir 'rezerv alan gaspı' falan yok. Tam tersine, her şeyin son derece planlı ve programlı ilerlediği anlaşılıyor. Belki de asıl sorun, bazı çevrelerin gerçekleri görmezden gelmekte ısrar etmesi.
Şehircilik Anlayışı ve Kentsel Gelişim
Bu proje aslında daha büyük bir resmin parçası. Kentsel dönüşüm ve şehirleşme politikaları çerçevesinde ele alınması gereken bir yatırım. Bakanlık yetkilileri, "Amacımız şehirlerimizi daha yaşanabilir kılmak" diyor ve ekliyor: "Bu tür yatırımlar da bu hedefin bir parçası."
Ancak şu da var: İnsanların kafasında soru işaretleri oluşmasına neden olan bu tür iddialar, aslında şeffaflık konusunda hala kat edilmesi gereken yol olduğunu gösteriyor. Belki de çözüm, bilgilendirme çalışmalarını daha etkin hale getirmekte yatıyordur.
Sonuç olarak, ortada dolaşan iddiaların gerçeklikle pek bir alakası yok. Bakanlığın açıklaması oldukça net ve anlaşılır. Geriye, bu açıklamaların kamuoyuna daha iyi ulaşmasını sağlamak kalıyor sadece.
