Eylül ayı, Türkiye'nin trafik kayıt defterlerine oldukça hareketli bir şekilde girdi desek yanlış olmaz. TÜİK'in açıkladığı o son veriler, gerçekten dikkat çekici boyutlarda. Tam tamına 196 bin 46 adet motorlu taşıt yollara 'merhaba' demiş. Bu rakamı duyunca insan ister istemez 'Vay canına!' demekten kendini alamıyor doğrusu.
Geçen senenin aynı dönemiyle kıyaslayınca ortaya çıkan tablo daha da ilginçleşiyor. Yüzde 10.3'lük bir artıştan bahsediyoruz burada. Yani neredeyse her şeyin pahalılaştığı, ekonomik dalgalanmaların hiç eksik olmadığı bir dönemde, taşıt alımlarında ciddi bir canlanma var. Kimileri bunu 'tüketim çılgınlığı' olarak yorumlarken, kimileri de 'ihtiyaçtan kaynaklı normal bir süreç' diye düşünüyor.
Otomobiller Başı Çekiyor
İşin en çarpıcı kısmı şu: Bu kayıtların içinde otomobiller en büyük paya sahip. Tam 141 bin 642 adet! Bu da demek oluyor ki, trafiğe yeni katılan her 100 taşıttan 72'si binek otomobil. Geri kalanı ise kamyonet, minibüs, otobüs, kamyon ve motosikletlerden oluşuyor. Motosiklet severler için not: 15 bin 235 motosiklet yollara kavuşmuş.
Peki ya elektrikli araçlar? Onların durumu ne mi? İşte orası biraz daha karışık. Elektrikli otomobil sayısı 2 bin 326'da kalmış. Hibritler ise 26 bin 415 adetle dikkat çekiyor. Dizel mi benzin mi derseniz, benzinliler hâlâ açık ara önde gibi görünüyor.
Toplam Sayılar ve Marka Dağılımı
Şimdi gelelim genel tabloya... Türkiye genelinde trafikte kayıtlı toplam motorlu taşıt sayısı eylül sonu itibarıyla 28 milyon 209 bin 307'ye ulaşmış durumda. Bu rakamın içinde 14 milyon 46 bin 758 adet otomobil var. Yani neredeyse her iki kişiye bir araç düşüyor - tabii bu çok kabaca bir hesap.
Markalara gelince... Öncü markalar her zamanki gibi: Fiat, Renault ve Volkswagen. Yollarımızda en çok bu markaların araçları dolaşıyor. Fakat son dönemde Çin menşeili markaların da hızla arttığını söylemeden geçmeyelim.
Bu istatistikler bize ne anlatıyor? Aslında çok şey... Ekonomideki hareketlilikten bireysel tercihlere, ulaşım alışkanlıklarından tüketim eğilimlerine kadar geniş bir yelpazede fikir veriyor. Şehirlerimizdeki trafik yoğunluğunu düşününce, bu artışın ne anlama geldiğini hepimiz az çok tahmin edebiliyoruz sanırım.