Otomobil dünyasında hiç beklenmedik bir gelişme yaşanıyor. Japon devleri -evet, yanlış duymadınız- geleneksel olarak otomobil ihraç eden ülke konumundan çıkıp Çin'den teknoloji ithal etmeye başladı. Bu, adeta suyun tersine akması gibi bir şey!
Peki ne oluyor da Toyota, Honda, Nissan gibi dünya devleri böyle bir yola başvuruyor? Cevap aslında basit: elektrikli araç yarışında Çinliler öyle bir fark atmış durumda ki, Japonların yetişebilmesi için 'düşmanın silahıyla silahlanması' gerekiyor.
Elektrikli Devrimde Çin Farkı
BYD artık sadece bir Çin markası değil - küresel bir güç haline geldi. Geçen yıl Tesla'yı geride bırakarak dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi unvanını kapmıştı. Şimdi de Japon rakiplerine teknoloji satıyor! İşte bu noktada işler gerçekten ilginçleşiyor.
Japon otomobil endüstrisi -ki bir zamanlar dünyaya hükmediyordu- şimdi Çin'den gelen bu teknoloji akını karşısında adeta şaşkın. Toyota'nın BYD'den pil teknolojisi alması, Honda'nın Çinli ortaklarla çalışması... Bunlar rastgele gelişmeler değil. Stratejik bir zorunluluk haline geldi.
Neden Bu Kadar Geç Kaldılar?
Aslında cevabı belli: Japon üreticiler hibrit teknolojide o kadar iyiydiler ki, tam elektrikliye geçişte aynı hızı gösteremediler. Mevcut başarı onları bir nevi rehavete sürükledi diyebiliriz. Şimdi ise Çin'in elektrikli araç pazarındaki %60'lık payı karşısında 'telafi' moduna girdiler.
Gelelim en can alıcı noktaya: Bu durum sadece Japon otomobilciler için değil, Türkiye'deki otomotiv sektörü için de önemli dersler içeriyor. Elektrikli dönüşümde kimsenin 'ben yaparım' demeye hakkı yok - Çinliler bunu çok net gösterdi.
Sonuç olarak, otomobil endüstrisinde dengeler değişiyor. Batı'dan Doğu'ya doğru akan teknoloji nehri şimdi tersine dönmüş durumda. Japonların bu hamlesi, 'gurur mu, yoksa ayakta kalma mücadelesi mi' sorusunu akıllara getiriyor. Bence ikincisi...