Göz açıp kapayıncaya kadar değişen bir dünyada, fast food sektörü de bu dönüşümden nasibini alıyor. Eskiden insanların ter döktüğü mutfaklarda artık makinelerin sesi yankılanıyor. İnanması güç ama gerçek bu: robotlar hamburger ve patates kızartması servis etmeye başladı.
Kim derdi ki bir gün restoranlarda 'İnsan aranıyor' ilanları yerine 'Teknisyen aranıyor' yazacak? İşte o günler kapıda. Otomasyon sistemleri öyle hızlı ilerliyor ki, belki de çocuklarımıza 'Eskiden insanlar fast food restoranlarında çalışırdı' diye anlatacağız.
Peki Nasıl Çalışıyor Bu Sistemler?
Şöyle düşünün: müşteri geldi, ekrana dokundu, siparişini verdi. Arkada bekleyen -insan değil- bir makine siparişi hazırlamaya başlıyor. Patatesleri kızartıyor, hamburgeri pişiriyor, hatta sosları bile ekliyor. Üstelik hiç mola vermeden, şikayet etmeden, yorulmadan...
Restoran sahipleri için cennet gibi görünüyor değil mi? Asgari ücret derdi yok, sigorta masrafı yok, personel devir hızı problemi yok. Ama işin bir de öteki yüzü var tabii.
İnsan Gücüne Etkisi: Fırsat mı, Tehdit mi?
Bu konuda ikiye ayrılmış durumdayız. Bir kesim 'ilerleme kaçınılmaz' diyor, diğerleri ise 'insanlık adına endişeliyim' diye ekliyor. Düşünsenize, özellikle gençlerin ilk iş deneyimini edindiği bu sektörde iş imkanları azalacak.
Ancak şu da var: otomasyon sayesinde daha hijyenik, daha hızlı ve daha standart ürünler elde ediliyor. Müşteri memnuniyeti artıyor, işletme maliyetleri düşüyor. Zor bir denklem gerçekten.
Bazı uzmanlar diyor ki: 'Bu kaçınılmaz bir süreç, direnmek yerine uyum sağlamalıyız.' Belki de haklılar. Sanayi devriminde de benzer kaygılar yaşanmıştı, ama insanoğlu her seferinde yeni yollar buldu.
Gelecek Nasıl Şekillenecek?
Şu an için otomasyon daha çok büyük şehirlerde ve zincir restoranlarda yaygın. Ancak yakın gelecekte mahalle arasındaki fast food'larda bile robotlarla karşılaşmamız işten bile değil.
Kim bilir, belki de gelecekte 'Eski usul insan yapımı hamburger' diye premium ürünler satılacak. İroniye bakın: bugün doğal ve organik olana premium diyoruz, yarın insan eli değmiş olana premium diyeceğiz.
Son söz: Değişim kapıda. Hazır olalım ya da olmayalım, geliyor. Önemli olan bu değişimi nasıl yönettiğimiz olacak. Sizce de öyle değil mi?