Görünüşe bakılırsa Bursa'da işler hiç de iyiye gitmiyor. Durum vahim, hem de çok vahim. DSİ'nin 'dikkat, suyumuz azalıyor' çağrıları adeta duvara çarpmış. Belediye ise bu uyarıları ciddiye almak bir yana, tam anlamıyla kulak ardı etmiş.
Doğancar ve Nilüfer barajlarındaki manzara içler acısı. Su seviyeleri o kadar düşmüş ki, insan ister istemez 'acaba yazı nasıl geçireceğiz?' diye düşünmeden edemiyor. Kurak geçen kış mevsimi zaten bardağı taşıran son damla olmuştu, bir de üstüne bu ihmaller eklenince...
Uyarılar Neden Dikkate Alınmadı?
Aslında sorunun temeli oldukça basit: Dinlememek. DSİ Bölge Müdürlüğü'nün defalarca yaptığı uyarılar, adeta bir fısıltı gibi kaybolup gitmiş koridorlarda. Belediye yetkilileri ise 'önlem alıyoruz' demekle yetinmiş.
Peki neydi bu uyarılar? Su tasarrufu için acil önlem paketi, alternatif su kaynaklarının devreye alınması, şebeke kayıplarının önlenmesi... Liste böyle uzayıp gidiyor. Ama nafile. Uyarılar, duyan olmadığı için raflarda tozlanmaya mahkum kalmış.
Barajlardaki Çarpıcı Rakamlar
Doğancar Barajı'ndaki durum gerçekten içler acısı. Su seviyesi %16.79'a kadar inmiş. Bu ne demek biliyor musunuz? Neredeyse her beş litreden dördünün yok olduğu anlamına geliyor. Nilüfer Barajı'nda ise durum biraz daha iyi ama o da %34.79 seviyesinde.
- Doğancar Barajı: %16.79
- Nilüfer Barajı: %34.79
- Toplam doluluk oranı: %36.34
Bu rakamlar sadece sayılardan ibaret değil aslında. Her bir yüzdelik dilim, binlerce insanın hayatını, çiftçinin ekinini, esnafın işini doğrudan etkiliyor.
Peki Ya Çözüm?
Uzmanlar diyor ki geç kalmış olabiliriz ama hala yapılabilecek şeyler var. Acil tasarruf önlemleri, şebeke kayıplarının azaltılması, vatandaşın bilinçlendirilmesi... Aslında çözüm yolları belli. Yeter ki istek olsun.
Bursa halkı ise bu gidişatı endişeyle izliyor. Yaz aylarının yaklaşmasıyla birlikte, 'acaba musluklarımızdan su akacak mı?' sorusu herkesin aklını kurcalıyor. Belediye yetkililerinin açıklama yapması beklenirken, sessizlik devam ediyor.
Sonuç olarak, Bursa'nın su sorunu sadece bugünün problemi değil. Gelecek nesilleri de etkileyecek bu kriz, acilen ele alınması gereken hayati bir mesele. Umarım yetkililer bir an önce harekete geçer de bu korkunç tabloyu değiştirebiliriz.
