
Kim derdi ki mutfaktaki o maharetli eller, bir gün turizm sektörünün aranılan ismi olacak? İşte size klasik 'ev kadını' kalıplarını yerle bir eden, tamamen gerçek bir başarı öyküsü!
Kaderin cilvesi mi, içteki kıvılcım mı?
Her şey, komşuların 'Şu böreklerinle dünyayı fethedersin' şakasıyla başladı aslında. Ama o, bunun şaka olmadığını biliyordu içten içe. Yıllarca evinin kadını olarak yeteneklerini konuşturmuştu ama şimdi sıra profesyonel hayattaydı.
İlk adım küçüktü - evde yaptığı reçel ve turşuları mahalle pazarında satmak. Sonra bir bakmışsınız, yerel tatları seven turistler kapıya dayanmış!
Krizlerle dans
Pandemi döneminde herkes 'turizm bitti' derken, o farklı düşündü. 'İnsanlar yeniden seyahat edecek ve özgün deneyimler arayacak' diye kestirip attı. Haklı da çıktı hani.
- Yerel üreticilerle anlaşmalar
- Otantik mutfak atölyeleri
- Köy evlerinde konaklama konsepti
Bunların hepsi, bir ev kadınının sıradan bir gününde aklına gelen fikirlerdi aslında. Şimdi ise 12 kişilik bir ekibi ve yılda 500'den fazla mutlu misafiri var.
'Yapamazsın' diyenlere inat
En büyük engel, kendi korkuları ve çevresindeki şüphecilerdi. 'Sen daha AVM'ye tek başına gidemiyorsun' diyenlere, şimdi uluslararası turizm fuarlarında stand açarak cevap veriyor.
'Korkularınızın büyüklüğü değil, onları aşma iştahınız önemli' diyor başarılı girişimci.
İşin sırrı ne mi? Belki de her gün yaptığı o basit ama etkili şey: 'Bugün işimi nasıl daha iyi yapabilirim?' sorusunu sormak. Cevap her seferinde yeni bir kapı aralıyormuş meğer.