Ruhun Labirentlerinde Bir Bale: 'Sonsuz Uyanış' Seyirciyle Buluşuyor!
Sonsuz Uyanış: Ruhun Dansla Yolculuğu

Sanatın iyileştirici gücüne inananlar için müjde! Sahne tozunu yutmuş bir sanatsever olarak söyleyebilirim ki, bu sezon izleyeceğimiz en sıra dışı prodüksiyonlardan biri kapıda. İnsan ruhunun karanlık dehlizlerinde gezinen, sonra da o dehlizlerden aydınlığa çıkışı anlatan bir bale eseri: Sonsuz Uyanış.

Koreograf Didem Gürcü'nün imzasını taşıyan bu eser -kendisiyle geçen hafta yaptığımız kısa sohbetten aklımda kalanlarla söylüyorum- adeta ruhun anatomisini çıkarmaya çalışıyor. Modern bale teknikleriyle harmanlanmış, felsefi derinliği olan bir anlatım sunuyor. Gürcü'nün deyişiyle, "İnsanın kendi içindeki yabancıyla yüzleşme hikayesi".

Dansın Diliyle Varoluş Sorgulaması

Prodüksiyonun en çarpıcı yanı, geleneksel bale anlayışının biraz dışına çıkması. Evet, klasik bale teknikleri var ama onlara modern dansın özgürlüğü ve doğaçlama hissi eklenmiş. Dansçıların bedenleri adeta fırçaya, sahne ise tuval'e dönüşüyor. İzleyiciyi alıp götürüyor, sonra da kendi iç dünyasıyla baş başa bırakıyor.

Müzik seçimlerine gelince... Kimi zaman elektronik, kimi zaman klasik, kimi zaman da geleneksel enstrümanların sesleri bir arada. Bestecinin notaları, dansçıların hareketleriyle öyle bir bütünleşmiş ki, hangisinin diğerini takip ettiğini anlamak güç.

Sahnede Bir İçsel Yolculuk Haritası

Eser üç bölümden oluşuyor:

  • Bilinç Öncesi: Ruhun karanlık sularında yüzüş, o ilk kıpırtılar
  • Uyanış: Kendini keşfetme sancıları, o çetin mücadele
  • Aydınlanma: İçsel barışa varış, o tarifsiz huzur

Her bölüm kendi içinde bir bütün, ama aynı zamanda diğerlerine sıkı sıkıya bağlı. İzleyici olarak siz de bu yolculuğa eşlik ediyorsunuz, kendi içinizdeki sesleri duymaya başlıyorsunuz. En azından ben öyle hissettim galiba.

Dekor ve kostüm tasarımı ise başlı başına bir sanat eseri. Minimalist ama vurucu, sade ama derin anlamlar taşıyan bir tasarım anlayışı hakim. Kostümler dansçıların hareket kabiliyetini kısıtlamadığı gibi, onların adeta ikinci derisi olmuş.

Neden Gitmelisiniz?

Şöyle söyleyeyim: Eğer siz de hayatın koşuşturmacası içinde kendinize zaman ayıramadığınızı düşünüyorsanız, bu gösteri tam size göre. Sadece bir bale gösterisi değil, bir terapi seansı gibi. Çıkışta kendinizi biraz daha hafiflemiş, biraz daha anlamış hissedebilirsiniz. Ya da hiçbir şey hissetmeyebilirsiniz - ki bu da bir çeşit deneyim aslında.

Son bir not: Bale sevenler kadar, "bale nedir ki" diyenlere de hitap ediyor bu eser. Çünkü anlatımı o kadar güçlü ki, dans diline hakim olmanıza gerek yok. İnsan olmanız yeterli.

İstanbul'un sanat hayatına yeni bir soluk getirecek bu prodüksiyon, önümüzdeki haftalarda seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor. Yerlerin hızla dolduğunu duydum, siz siz olun vakit kaybetmeyin derim.