Anadolu'nun kadim toprakları, binlerce yıllık bir geleneği daha yaşatmanın gururunu taşıyor bugün. Baharın müjdecisi Nevruz, tüm coşkusuyla kapımızı çaldı adeta.
Kimileri için sadece bir mevsim geçişi olsa da, aslında öyle mi gerçekten? Binlerce yıldır süregelen bu ritüel, dedelerimizin ninelerimizin anlattığı o eski hikâyeleri hatırlatıyor bize. Toprağın uyanışının, doğanın yeniden doğuşunun simgesi.
Renk Cümbüşü Arasında Bir Gün
Görenlerin gözlerine inanamadığı o anlar... Halaylar çekildi, türküler söylendi, geleneksel oyunlar oynandı. İnsanların yüzündeki o samimi gülümsemeler, her şeyi anlatmaya yetiyordu aslında.
Çocukların neşe içinde koşturduğu, yetişkinlerin bir anlığına günlük telaşları unuttuğu bir şölendi adeta. Doğanın uyanışına tanıklık etmenin verdiği o tarifsiz duygu -insanı gerçekten heyecanlandırıyor.
Atadan Dededen Miras
Büyüklerimiz anlatırdı: "Nevruz bizim için sadece bir bayram değil, bir yaşam biçimi" diye. Haklılardı da. Nesilden nesile aktarılan bu gelenek, Anadolu'nun kültür mozaiğinin en değerli parçalarından biri.
Unutulmaya yüz tutmuş gelenekleri canlandırmak, gençlere kültürel mirası aktarmak -işte bunun için çok önemli bu tür etkinlikler. Gözlemlediğim kadarıyla, gençler de oldukça ilgiliydi bu yıl.
Her Yerde Aynı Coşku
İstanbul'dan Kars'a, İzmir'den Van'a kadar ülkenin dört bir yanında aynı heyecan vardı. Farklı şehirler, aynı mutluluk... Aslında ne güzel değil mi? Bölgesel farklılıklar olsa da, temelde hepimiz aynı duyguları paylaşıyoruz.
Kimileri ateşler üzerinden atlarken, kimileri de geleneksel yemeklerle kutladı bu özel günü. Ortak noktaları ise hepsinin baharın gelişini içtenlikle karşılamasıydı.
Sonuç olarak? Anadolu'nun baharı yine muhteşem oldu. Geleneksel değerlerimizi yaşatmak adına umut verici bir tablo ortaya çıktı. Seneye yine aynı coşkuyla buluşmak dileğiyle...
