
Dün akşam saatlerinde, adeta bir renk cümbüşüne dönüşen açılış töreniyle, Uluslararası Yayla Festivali’nin startı verildi. Binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen etkinlik, yerel halkın yanı sıra yurt dışından gelen misafirleri de ağırladı.
Havanın serin ama bir o kadar da davetkâr olduğu akşamda, yöresel kıyafetler içindeki dansçılar, izleyenleri adeta büyüledi. Kimi zaman hızlı ritimlerle coşan, kimi zaman da yavaş melodilerle hüzünlenen kalabalık, festivalin ruhunu doyasıya yaşadı.
Geleneksel Lezzetler Damaklarda Kaldı
Festival alanında kurulan stantlarda, yöreye özgü lezzetler tatmak isteyenler uzun kuyruklar oluşturdu. Özellikle "yayla çorbası" ve "sac tava" sevenlerin gözdesi oldu. Bir de şu var tabii: festivalin olmazsa olmazı, taze bal ve peynir çeşitleri…
"Bu kadar çeşidi bir arada görmek gerçekten şaşırtıcı," diyor, İstanbul’dan gelen bir ziyaretçi. Haklı da! Çünkü bu lezzetlerin hepsi, doğanın sunduğu en taze malzemelerle hazırlanıyor.
Müzik ve Dansla Geceye Renk Kattılar
Yerel sanatçıların sahne aldığı konserler, festivalin en hareketli anlarına sahne oldu. Davul-zurna eşliğinde halay çekenler, horon tepelerken yorulmak bilmeyenler… Kısacası, herkes kendine göre bir eğlence buldu.
Bir de şu var: festivalin en ilgi çeken bölümlerinden biri de geleneksel el sanatları sergisi oldu. Yöre kadınlarının el emeği göz nuru ürünleri, adeta geçmişle bugün arasında bir köprü kurdu.
Festival, önümüzdeki hafta sonuna kadar devam edecek. Eğer yolunuz düşerse, bu renkli atmosferi kaçırmamanızı öneririz. Sonuçta, böyle anlar her gün yaşanmıyor!