
Erzincan'da adeta bir sessiz devrim yaşanıyor. Kadınların maharetli ellerinde şekillenen geleneksel el sanatları, nesilden nesile aktarılırken bir yandan da aile bütçelerine nefes aldırıyor. Bu işin sırrı mı? İnanılmaz bir sabır ve sonsuz bir yaratıcılık.
Kimisi evinin bir köşesinde, kimisi de belediye desteğiyle açılan kurslarda buluşuyor. Amacı ortak: Kaybolmaya yüz tutmuş sanatları canlandırmak ve üretirken kazanmak. Ellerinde iğneler, iplikler, renk renk boncuklar... Her biri adeta birer sanatkâr.
Geçmişle Gelecek Arasında Köprü
Bu kadınlar sadece para kazanmıyor - ki bu kesinlikle önemli - aynı zamanda atalarından miras kalan kültürü de yaşatıyorlar. Her desenin, her motifin anlamı var. Kimi sevgiyi, kimi bereketi, kimi de korumayı simgeliyor. Bu sanatların yaşatılması, aslında bir anlamda kimliğin de korunması demek.
Belediye yetkilileri de bu çabaların farkında. "Kurslarımız sayesinde hem sosyalleşiyorlar hem de aile ekonomilerine katkıda bulunuyorlar" diyorlar. Haklılar da. Üretmenin, bir şeyler başarmanın verdiği o gurur, parayla ölçülemez.
Pazar Sorunu ve Çözüm Arayışları
Tabii her güzel şeyin bir zorluğu var. Üretmek kadar satmak da önemli. Kadınlar bu konuda da yılmıyor. Yerel pazarlardan sosyal medyaya kadar her platformda ürünlerini tanıtmak için çaba harcıyorlar. "Ellerimizle yaptığımız ürünleri tüm Türkiye'ye ulaştırmak istiyoruz" diyorlar. Bu hayal değil, ulaşılabilir bir hedef.
Genç kızlar da artık bu sanatlara daha fazla ilgi gösteriyor. Annelerinden, ninelerinden gördüklerini kendi tarzlarıyla birleştirip yepyeni ürünler ortaya çıkarıyorlar. Gelenekselle modernin buluşması, aslında tam da bu.
Erzincan'ın bu mücadeleci kadınları sadece kendileri için değil, toplum için de değer üretiyor. Onların hikayesi, umudun ve azmin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Ellerindeki iğneler ve iplikler, aslında geleceği örüyor.