Kim diyor ki geleneksel sanatlarımız unutulmaya yüz tuttu? Samsun'da öyle bir hareket var ki, görenleri hayran bırakıyor. Ellerinde fırçalar, yüreklerinde sanat aşkıyla çalışan kadın nakkaşlar, adeta birer kültür elçisi gibi cami duvarlarını süslüyor.
İşin ilginç yanı şu: Bu kadınlar sadece duvar boyamıyor, aslında kaybolmaya yüz tutmuş bir geleneği diriltiyorlar. Her bir fırça darbesiyle, dedelerimizden ninelerimizden kalan motifleri geleceğe taşıyorlar. Ve inanın, ortaya çıkan eserler gerçekten nefes kesici.
Fırçalar Kadın Ellerinde Hayat Buluyor
Düşünsenize, sabahın erken saatlerinde iş başı yapıyorlar. İskeleler üzerinde, bazen metrelerce yüksekte, inanılmaz bir sabırla çalışıyorlar. Her bir desen, her bir renk titizlikle seçiliyor. Aslında bu iş sadece boyamaktan ibaret değil - neredeyse bir meditasyon gibi.
"Bizim için bu iş sadece meslek değil," diyor içlerinden biri, "bir tutku. Camiler sadece ibadet mekanı değil, aynı zamanda sanatın da buluşma noktası olmalı." Haklı değil mi? Tarihe baktığımızda, Osmanlı döneminde de camiler hep sanatla iç içeymiş.
Geçmişle Gelecek Arasında Köprü
Peki neden bu kadar önemli bu çalışma? Cevap basit aslında: Çünkü unutulmaya yüz tutan bir sanatı yeniden canlandırıyorlar. Günümüzde her şey dijitalleşmişken, el emeği göz nuru eserlerin değeri daha da artıyor bence.
Kullandıkları motiflere bakıyorsunuz - hepsinin bir hikayesi var. Kimi Selçuklu'dan kalma, kimi Osmanlı'dan. Renkler öyle rastgele seçilmiyor; her birinin sembolik bir anlamı var. Mavi huzuru, yeşil doğayı, kırmızı ise hayatın canlılığını temsil ediyor.
İşin en güzel yanı da şu: Bu kadınlar sadece kendi geçimlerini sağlamıyor, aynı zamanda kültür mirasımızı koruyorlar. Belki farkında değiller ama aslında gelecek nesillere çok değerli bir miras bırakıyorlar.
Sonuç olarak, Samsun'daki bu nakkaş kadınlar bize önemli bir şey hatırlatıyor: Geleneksel sanatlarımız yaşıyor ve gelişiyor. Onların fırçalarından dökülen her damla boya, aslında kültürümüzün yeniden doğuşunu simgeliyor. Ve sanırım, bu hikayenin en güzel tarafı da bu.