Mike ve Jessica - dünyayı sırt çantalarıyla dolaşan o cesur Amerikalı çift. Tam elli ülke görmüşler, her kıtada ayak izi bırakmışlar. Ama son durakları, tahmin edebileceğiniz son yerlerden biriydi: Hakkari'nin Yüksekova ilçesi.
İnsan "Neden Yüksekova?" diye soruyor ister istemez. New York'tan Tokyo'ya, Paris'ten Sidney'e kadar her yeri görmüş bir çiftin rotasında Doğu Anadolu'nun bu saklı cenneti... Cevap ise beklediğinizden daha derin.
Yolculukları Nasıl Başladı?
Aslında her şey sıradan bir hayatın sıkıcılığından kaçışla başlamış. Mike, bir yazılım şirketinde tam on yıl çalışmış - her gün aynı ofis, aynı trafik, aynı rutin. Jessica ise bir reklam ajansında kreatif direktörlük yapıyormuş. Derken bir akşam, oturmuşlar ve "Bu mu hayat?" diye sormuşlar kendilerine.
İşte o gece, her şeyi satıp dünya turuna çıkma kararı almışlar. İki yıldır yollardalar ve -inanın bana- hiç pişman değiller.
Yüksekova'ya Gelmeye Nasıl Karar Verdiler?
Bu kısmı gerçekten ilginç. Türkiye'de İstanbul, Kapadokya, Antalya'yı gezdikten sonra, bir yerel kahvede tanıştıkları bir adam "Siz gerçek gezginseniz, Yüksekova'yı görmelisiniz" demiş. "Orada doğa başka, insanlar başka" diye eklemiş.
Jessica itiraf ediyor: "Aslında biraz tereddüt ettik. Medyada duyduklarımız... Ama merakımız ağır bastı."
Ve iyi ki de öyle olmuş.
Yüksekova Onları Nasıl Büyüledi?
Gördükleri manzara karşısında adeta büyülenmişler. Mike anlatıyor: "Dünyada bu kadar yer gördüm ama Yüksekova'nın dağları, yaylaları başka. Sanki zamanın durduğu bir yer."
Jessica ise insanların misafirperverliğinden çok etkilenmiş: "Bizi ailelerinden biri gibi karşıladılar. Çay ısmarlamak için birbiriyle yarıştılar resmen!"
Şimdi soruyorum size: Kaçımız kendi ülkemizin bu gizli hazinesini gerçekten biliyoruz?
En Unutamadıkları An
Bir sabah erkenden kalkıp Cilo Dağları'na çıkmışlar. Jessica'nın dediğine göre, güneşin doğuşunu izlerken Mike'a dönüp "Sanırım dünyanın en güzel yerini bulduk" demiş.
O anı tarif ederken sesi hâlâ titriyor - işte o kadar etkilenmiş.
Peki Ya Güvenlik?
Bu soruyu sormadan edemiyor insan. Mike gülümsüyor: "Medyada duyduklarımızla gerçek arasında dağlar kadar fark var. Kendimizi New York'tan daha güvende hissettik desem yeri."
Jessica ekliyor: "İnsanlar o kadar sıcakkanlı ki... Marketten bir şey alacak olsak bile 'Misafiriz' diye para vermekte zorlandık."
Son Sözleri
Elliden fazla ülke gezip de "En özeli" dedikleri yerin Türkiye'nin bu köşesi olması gerçekten düşündürücü. Mike'ın dediği gibi: "Bazen en uzaklarda aradığın şey, en yakınındadır."
Belki de onların hikayesi bize bir şeyleri fark etmemizi sağlayacak. Kendi ülkemizin güzelliklerini görmeden başka diyarları merak etmenin anlamsızlığını...
Kim bilir? Belki bir gün siz de Yüksekova yolunu tutarsınız. O zaman Mike ve Jessica'nın neden bu kadar etkilendiğini anlarsınız.
