
Kimileri için sadece bir şehir adıdır Hakkari, ama bilmeyenlere duyurulur: Burası, doğanın tüm ihtişamını gözler önüne seren bir açık hava müzesi adeta. Dağların doruklarına tırmanırken içinizi kaplayan o tarifsiz huzur, şehir gürültüsünden uzakta kaybolmanın verdiği o benzersiz özgürlük hissi... Anlatması zor, yaşamak lazım!
Zirvelerin Çağrısına Kulak Verin
Sabahın erken saatlerinde yola koyulduğunuzda, güneşin ilk ışıklarının Cilo Dağları'nın karlı tepelerine vuruşunu izlemek gibisi yok. (Gerçi erken kalkmak zor geliyor ama değiyor!) Yürüyüş parkurları bazen zorlayıcı olsa da, her dönemeçte sizi bekleyen manzaralar yorgunluğunuzu unutturuyor.
Nefes Kesici Manzaralar
Şöyle bir durup etrafa baktığınızda:
- Uçsuz bucaksız yeşillikler
- Buzul göllerinin kristal berraklığı
- Yaban hayatının doğal yaşam alanı
Fotoğraf makineleriniz hazır olsun, çünkü her kare bir tablo değerinde. Özellikle gün batımında, dağların üzerine düşen kızıllık... Kelimeler kifayetsiz kalıyor doğrusu.
Yerel Kültürle İç İçe
Dağlardan indiğinizde, Hakkari'nin samimi insanları ve zengin kültürü sizi bekliyor olacak. Kürtçe'nin melodik tonları eşliğinde çayınızı yudumlarken, yöreye has lezzetleri tatmayı unutmayın. (Özellikle keledoş denen yemeği denemenizi şiddetle tavsiye ederim!)
Konaklama için tercih edebileceğiniz butik oteller ve pansiyonlar, modern konforla yerel mimariyi buluşturuyor. Pencerenizden baktığınızda gördüğünüz manzara ise -evet, yine o muhteşem dağlar- odanızın fiyat-performance oranını bir anda unutturuyor.
Uzman Tavsiyesi
Eğer bu geziyi planlıyorsanız:
- Mayıs-Eylül arası ideal zamanlar
- Yanınıza kat kat giysi alın - dağ havası kaprislidir
- Rehber eşliğinde çıkın, kaybolmayın sakın!
Son bir not: Telefon çekmeyebilir, ama zaten kaçışınızın bütün amacı bu değil mi? Şehir karmaşasından uzakta, doğayla baş başa birkaç gün... Hakkari, beklediğinizden çok daha fazlasını vaat ediyor.