
Edebiyat dünyasına her seferinde farklı bir soluk getiren Ülkü Gözen Stewart, bu kez okurlarını 'Nesrin'in Hamam Böcekleri' ile şaşırtıyor. Kitap, insan doğasının karanlık köşelerine cesurca dokunan bir hikâye sunuyor.
Stewart'ın kaleminden dökülen bu eser, sıradan bir aile dramından çok daha fazlasını vaat ediyor. Toplumun görmezden geldiği yaraları deşerken, karakterlerin iç dünyalarını o kadar gerçekçi yansıtıyor ki, bazen sayfalar arasında kaybolduğunuzu hissedebilirsiniz.
Neden Okunmalı?
Çünkü bu kitap, sadece bir hikâye anlatmıyor. Adeta bir ayna tutuyor. Nesrin karakterinin yaşadıkları, aslında hepimizin içinde bir yerlerde sakladığı korkulara dokunuyor. Hamam böcekleri metaforu ise – kim beğenir bilemem ama – toplumun dayattığı 'mükemmel' olma baskısını mükemmel(!) bir şekilde yansıtıyor.
Yazarın dilindeki akıcılık, bazen bir nehir gibi coşkun, bazen de bir dere gibi dingin akıyor. Cümleler öyle ustalıkla kurulmuş ki, bazı paragrafları tekrar tekrar okumak isteyebilirsiniz – en azından ben öyle yaptım.
Beklenmedik Dönüşlerle Dolu
Kitabın en çarpıcı yanı, tahmin edilemez kurgusu. Tam 'işte şimdi olacak' dediğiniz anda, sizi bambaşka bir yere götürüyor. Karakterler o kadar gerçek ki, bazen onlara kızacak, bazen de sarılmak isteyeceksiniz.
Edebiyat eleştirmenleri şimdiden bu eseri 'yılın en çok konuşulacak kitaplarından biri' olarak nitelendiriyor. Haklılar mı? Kesinlikle evet! Çünkü Stewart, bu kez gerçekten farklı bir iş çıkarmış.
Son sayfayı kapattığınızda, aslında hikâyenin bitmediğini anlayacaksınız. Çünkü Nesrin ve onun hamam böcekleri, zihninizde yaşamaya devam edecek. İşte iyi edebiyat budur!