
Sinema dünyası, her geçen gün yeni hikayelerle büyülüyor. İşte şimdi de karşımıza, adını bir Anadolu klasiği olan iğde ağacından alan bir film çıkıyor. Yönetmen koltuğunda ise genç yeteneklerden biri oturuyor.
Film, aslında tam bir görsel şölen sunuyor. Öyle ki, ilk sahnesinden itibaren sizi içine çekiyor ve bir daha bırakmıyor. Oyuncuların performansları ise -özellikle başroldeki ismin- gerçekten takdire şayan.
Doğa ile İç İçe Bir Anlatım
Doğa ile insan arasındaki o ince çizgiyi ustalıkla işleyen film, izleyiciyi adeta büyülü bir yolculuğa çıkarıyor. Kameranın yakaladığı her kare, bir tablo gibi duruyor karşınızda. Özellikle iğde ağaçlarının altında geçen sahneler, filmin en unutulmaz anları arasında.
Peki ya müzikler? Onlar da hikayeye mükemmel uyum sağlıyor. Sanki her nota, ekranda gördüklerinizi tamamlıyor. Filmin müziklerini dinlemek bile başlı başına bir deneyim aslında.
Yönetmenin Vizyonu
Genç yönetmen, bu projeyle adından sıkça söz ettirecek gibi görünüyor. "Sinemanın sınırlarını zorlamak istedim" diyor bir röportajında. Ve gerçekten de öyle yapmış. Klişelerden uzak duruşu ve özgün bakış açısıyla, izleyiciye farklı bir deneyim sunuyor.
Filmdeki metaforlar ise oldukça dikkat çekici. İğde ağacının aslında neyi temsil ettiğini anladığınızda, hikaye bambaşka bir boyut kazanıyor. Bu tür detaylar, filmin tekrar tekrar izlenmesini sağlayacak cinsten.
Son olarak şunu söyleyebilirim ki, bu film gerçek bir aşk emeği. Her karesinde, her diyalogunda emek var. Sinema severlerin kaçırmaması gereken bir yapım.