
O müthiş lezzet, o eşsiz kokunun tadını çıkarmak için zamanla yarışıyoruz adeta. Karadeniz'in vazgeçilmezi, sofraların baş tacı hamsi, bu sezon hiç olmadığı kadar 'nazlı' çıktı. Balıkçılar ise teknelerinde, yüzlerindeki endişeyle dalgalara kürek çekiyor.
Durum hiç iç açıcı değil, dürüst olmak gerekirse. Normalde nisan sonlarına kadar devam etmesi beklenen av sezonu, mart başında bile tükenme noktasına gelebilir. Nasıl mı? Gırgır teknelerinin ağlarına takılan miktar, geçen senelerle kıyaslandığında dehşet verici derecede düşük. Adeta deniz, bereketini saklıyor.
"Bu Gidişat Hiç İyi Değil" Diyen Balıkçıların Sesine Kulak Verin
Rıhtımda konuştuğumuz, yılların deneyimine sahip balıkçı reislerinin söyledikleri yürek burkuyor. "Ellimizde avucumuzda kaldı" diyor bir tanesi, sigarasını derin bir iç çekişle söndürürken. "Daha dün ağları çektiğimizde içimiz cız etti. Boş desek yeridir."
Peki ya sebep? İklim değişikliği mi, aşırı avlanma mı, yoksa denizlerdeki o gizemli döngünün bir parçası mı? Uzmanlar, aslında hepsinin bir bileşke olduğunu söylüyor. Su sıcaklıklarındaki anormallikler, balıkların göç rotalarını altüst etmiş durumda. Hamsi, bildiği yollardan gitmiyor artık. Ya da gidemiyor.
Hamsi Sevenleri Bekleyen Zorlu Süreç
Manava, balık hallerine gidenler fark etmiştir; fiyatlar şimdiden tırmanışa geçti. O canlı, gümüşümsü parıltısıyla tezgahları süsleyen hamsiler, hem az bulunuyor hem de cepleri yakıyor. Peki, çaresi yok mu?
Aslında var: Sürdürülebilir balıkçılık. Uzmanlar, balık boylarına ve avlanma zamanlarına kesinlikle uyulması gerektiğinin altını çiziyor. "Yasaklara uymak, kısa vadede zor gelse de, gelecek nesillerin de hamsiyi tadabilmesi için şart" diye ekliyorlar.
Kısacası, şimdilik tavsiyemiz net: Hemen bir Karadeniz restoranına uğrayın ya da tezgahtan tazesini kapın. Çünkü bu lezzetli dostumuzla vedalaşma vakti, sandığımızdan çok daha erken gelebilir. Sonra pişman olmayın!