Sevdiğiniz yiyeceklerin sadece tadı değil, kokusu da kilo almanıza neden olabilir. Bilim dünyası, koku alma duyusu ile vücudun yağ depolama mekanizması arasında şaşırtıcı bir ilişkiyi ortaya çıkardı.
Fareler Üzerinde Yapılan Çığır Açıcı Deney
30 Aralık 2025 tarihinde kamuoyu ile paylaşılan yeni bir araştırma, özellikle abur cubur gibi yüksek kalorili gıdaların kokusunun, metabolizmayı doğrudan etkileyebileceğini gösterdi. Kaliforniya Üniversitesi Berkeley kampüsünden araştırmacılar, bu bağlantıyı netleştirmek için koku alma yetileri farklı olan fare grupları üzerinde bir deney gerçekleştirdi.
Deneyde, fareler üç gruba ayrıldı:
- Normal koku alma yetisine sahip olanlar,
- Ortalamanın üzerinde keskin bir koku alma duyusu olanlar,
- Koku alma yetisi zayıf veya geçici olarak engellenmiş olanlar.
Koku Ne Kadar Keskinse Yağ Depolama O Kadar Artıyor
Araştırmanın en çarpıcı bulgusu, aynı yüksek kalorili diyetle beslenmelerine rağmen, grupların kilo alım şekillerindeki farklılık oldu. Koku alma duyusu en keskin olan fare grubu, karın bölgesinde en fazla yağlanmayı yaşadı. Buna karşılık, koku alma yetisi zayıf olan fareler, aynı miktarda yemek yemelerine rağmen önemli ölçüde daha az kilo aldı veya daha az yağ depoladı.
Bu durum, sadece yiyeceğin kendisinin değil, onun kokusunu algılama şeklimizin de vücudumuzun enerjiyi işleme ve depolama biçimini programlayabildiğine işaret ediyor. Araştırmacılar, keskin koku almanın, vücuda 'yakında bol enerji gelecek' sinyali göndererek, alınan kalorilerin depolanmaya daha hazırlıklı olmasına neden olabileceğini düşünüyor.
İnsanlar İçin Ne Anlama Geliyor?
Çalışma henüz fareler üzerinde yapılmış olsa da, insan metabolizması için önemli çıkarımlar sunuyor. Özellikle abur cubur veya fast-food restoranlarından yayılan yoğun kokulara sıkça maruz kalmak, bilinçsizce daha fazla yemek yemenin ötesinde, vücudun yağ depolama eğilimini artırıyor olabilir.
Bu bulgu, kilo kontrolü ve obezite ile mücadele stratejilerine yeni bir boyut katabilir. Araştırma, koku alma duyusu ile kilo alımı arasında doğrudan bir ilişki olabileceğini ortaya koyarak, sadece ne yediğimizin değil, ne kokladığımızın da önemli olduğunu vurguluyor. Bir sonraki adım, bu mekanizmanın insanlarda nasıl işlediğini anlamak olacak.
