
Dünya liderleri kürsüde nutuk atarken, kimsenin duymak istemediği bir gerçek gözler önüne serildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda adeta bomba etkisi yaratan bir konuyu gündeme taşıdı. Ve bu kez konu, insanlığın yüzleşmekten kaçındığı o karanlık gerçekti.
Çocuklar. Masumiyetin timsali olan küçük bedenler, modern tıbbın gölgesinde akıl almaz bir uygulamaya maruz kalıyor. Anestezisiz ameliyat. Evet, yanlış duymadınız. 21. yüzyılda, dünyanın çeşitli bölgelerinde çocuklar cerrahi müdahaleleri tamamen bilinçli şekilde, hiçbir uyuşturucu olmadan yaşıyor.
BM'de Yankılanan Ses: İnsanlık Dramı
Erdoğan'ın konuşması sırasında salondaki sessizlik her şeyi anlatıyordu aslında. Liderlerin yüz ifadelerindeki şaşkınlık, belki de ilk kez bu kadar çıplak bir gerçekle yüzleşiyor olmanın verdiği bir tedirginlikti. "Bu nasıl mümkün olabilir?" diye soruyor insan ister istemez. Cevap ise hem basit hem de ürpertici: Kaynak yetersizliği, ekipman eksikliği ve belki de en kötüsü, insan hayatına verilen değerin azalması.
Acının Anatomisi: Neler Yaşanıyor?
Peki nedir bu anestezisiz ameliyat denen kabus? Hastanelerde, çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerde, çocuklar apandisit ameliyatından ortopedik müdahalelere kadar birçok cerrahi işlemi tamamen uyanık halde geçiriyor. Acıyı hissetmek bir yana, olan bitenin tamamen farkında olmanın psikolojik travması ise asla telafi edilemiyor.
- Ameliyat öncesi hiçbir sakinleştirici verilmiyor
- Çocuklar fiziksel acının yanı sıra derin bir korku yaşıyor
- İyileşme süreci hem fiziksel hem psikolojik olarak uzuyor
- Kalıcı travma sonuçları ortaya çıkabiliyor
Ve en ironik olanı? Bu uygulamanın temelinde çoğu zaman "maliyet düşürme" gerekçesi yatıyor. İnsan hayatından çalınan her kuruş, bir çocuğun yaşadığı acıyı daha da anlamsız kılıyor.
Küresel Sessizlik Neden?
Aslında mesele sadece tıbbi bir konu değil. Bu, insanlığın ortak vicdanıyla ilgili bir test adeta. Gelişmiş ülkelerin bu konuda neden daha fazla ses çıkarmadığı ise ayrı bir muamma. Belki de rahatsız edici gerçeklerle yüzleşmek istemiyorlar. Ya da uluslararası diplomasinin karmaşık dengeleri, insani meseleleri gölgede bırakıyor.
Erdoğan'ın bu çıkışı aslında bir ilk değil. Türkiye, son yıllarda insani diplomasi alanında önemli adımlar atıyor. Suriye'deki savaş mağdurlarından Afrika'daki açlık krizlerine kadar birçok konuda küresel farkındalık yaratmaya çalışıyor. Ancak bu son çıkış, belki de en çarpıcı olanı.
Çocukların çığlıkları artık BM koridorlarında yankılanıyor. Peki dünya bu sesi duymaya hazır mı?
Çözüm Yolları ve Beklentiler
Peki ne yapılmalı? Öncelikle uluslararası tıp dernekleri bu konuda daha katı standartlar belirlemeli. Anestezisiz cerrahi müdahale kesinlikle kabul edilemez bir uygulama olarak tanımlanmalı. İkinci olarak, gelişmiş ülkelerin bu bölgelere anestezi ekipmanı ve uzman desteği sağlaması gerekiyor.
Belki de en önemlisi, küresel kamuoyunun bu konuda bilinçlenmesi. Sosyal medyanın gücü, bu insanlık dramını görünür kılabilir. Çünkü bazen değişim, önce farkındalıkla başlar.
Erdoğan'ın bu çıkışı bir milat olabilir mi? Zaman gösterecek. Ancak şu kesin: Artık hiç kimse "bilmiyordum" diyemeyecek. Çünkü gerçek, dünyanın en prestijli platformunda tüm çıplaklığıyla ifşa edildi.