
Tam da aile mahkemelerinde sık sık gündeme gelen o tartışmalı konuda, Yargıtay adeta çizgiyi çekti. Düşünsenize, anne yeniden evleniyor ve çocuğunun da yeni eşinin soyadını taşımasını istiyor. Peki ya çocuğun bu durumdaki hakkı? İşte Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, bu hassas denklemi kökünden çözen tarihi bir karara imza attı.
Olay öyle sıradan bir aile hukuku davasından çıkageldi. Bir anne, boşandıktan sonra evlendiği yeni eşinin soyadının, küçük çocuğuna da verilmesi için mahkemeye başvurmuştu. Alt mahkeme bu isteği haklı bulmuştu ama Yargıtay'ın bakış açısı çok farklıydı.
Yargıtay'ın Gerekçesi: Çocuğun Üstün Yararı
Daire, kararını açıklarken kelimenin tam anlamıyla 'çocuğun üstün yararı' ilkesine vurgu yaptı. Şöyle ki: Bir çocuğun soyadı değişikliği, öyle basit bir idari işlem değil. Bu değişiklik, çocuğun kimliğini, aidiyet duygusunu ve hatta psikolojik gelişimini doğrudan etkileyen ciddi bir konu.
Yargıtay'ın altını çizdiği nokta şuydu: Çocuk ile annenin yeni eşi arasında öz baba-çocuk ilişkisi bulunmuyor. Dolayısıyla, sırf anne yeniden evlendi diye çocuğun soyadının değiştirilmesi, onun yararına olmaktan çıkıp zararına bile dönebilir.
Peki Ya İstisnalar?
Tabii her kuralın istisnası var. Yargıtay kararında, çocuğun kendi isteğiyle veya çok özel şartlar oluştuğunda soyadı değişikliğinin mümkün olabileceğini de belirtti. Ancak bunun için gerçekten çok ciddi ve çocuğun yararını koruyan gerekçeler gerekiyor.
Örneğin, çocuğun üvey babayla kurduğu gerçek bir baba-oğul ilişkisi veya soyadı değişikliğinin çocuğun hayatında olumlu bir dönüm noktası olacağına dair somut deliller... Yoksa sıradan bir evlilik, tek başına yeterli sebep sayılmıyor.
Bu karar, önümüzdeki dönemde benzer davalara kesinlikle yol gösterecek. Aile avukatları, artık bu emsal kararı dava dosyalarının baş köşesine koyacaklar. Sonuçta Yargıtay, 'çocuğun soyadı meselesi hafife alınamaz' demiş oldu.
Kararın belki de en önemli yanı, toplumdaki 'soyadı' algısına da dokunuyor olması. Soyadı sadece bir kelimeden ibaret değil, bir kimlik meselesi. Yargıtay da bu kimliğin korunması gerektiğini hatırlattı.