Adıyaman'ın Melek Hemşiresi: Gündüz Hastaları İyileştiriyor, Akşam İhtiyaç Sahiplerine Koşuyor!
Adıyamanlı Hemşirenin Yürek Isıtan Hikayesi

Bazen öyle insanlar çıkıyor ki karşınıza, inanın dünyaya yeniden ısınası geliyor insanın. Adıyaman'da yaşayan genç hemşiremiz de işte tam olarak böyle biri. Gündüzleri beyaz önlüğünü giyip hastanenin koridorlarında koşturuyor, akşamları ise sırtına başka bir sorumluluk alıyor - ihtiyaç sahiplerinin yüzünü güldürmek.

Sabah 08:00'de mesaiye başlıyor. Stetoskopu boynunda, gülümsemesi yüzünde. Hastalar onu görünce rahatlıyor, çünkü biliyorlar ki bu hemşire sadece fiziksel değil, ruhsal yaraları da sarıyor. "İlaç kadar moral de önemli" diyor ve haklı da. Kimi zaman bir çocuğa oyuncak getiriyor, kimi zaman yaşlı bir hastaya kitap okuyor.

Beyaz Önlükten Sivil Hayata Geçiş

Mesai bitimi, diğerleri evlerine dağılırken onun asıl hikayesi başlıyor. Üniformasını çıkarıyor ama yardım etme isteğini asla. Mahalle mahalle dolaşıyor, kimin neye ihtiyacı var diye araştırıyor. Gıda kolisi mi lazım? Hemen organize ediyor. Isınma sorunu mu var? Çözüm buluyor. Evi temizliğe mi ihtiyacı var? Kendi elleriyle yapıyor.

"Aslında herkes yapabilir" diye düşünüyor, "sadece birazcık zaman ayırmak yeterli." Belki de haklı - bizler günlük telaşlarımızda unutuyoruz etrafımızdaki ihtiyaçları. O ise unutmamayı seçmiş.

Bir Gününü Anlatıyor

Geçenlerde yaşadığı bir anıyı anlatırken gözleri doluyor: "Soğuk bir kış günüydü, bir ailenin sobası yokmuş. Ertesi gün ilk iş gidip temin ettim. Çocukların sevinci görülmeye değerdi." İşte bu basit ama derin sevinç onun motivasyon kaynağı.

Peki nereden geliyor bu yardımseverlik? Çocukluğundan beri yardım etmeyi seviyormuş. Ailesinin de bu konuda çok destek olduğunu söylüyor. "Annem derdi ki: 'İyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir.' Ben de öyle yapıyorum."

Zorluklar da Yok Değil

Tabii ki her şey toz pembe değil. Bazen yorulduğu oluyor, bazen imkansızlıklar karşısında çaresiz hissediyor. Ama sonra yardım ettiği insanların teşekkür dolu bakışlarını hatırlıyor ve devam ediyor. "Bir teşekkür, bir gülümseme bana yetiyor" diyor.

En büyük hayali? Daha fazla insana ulaşmak ve başkalarını da bu iyilik hareketine katmak. "Küçük küçük başladık ama inanıyorum ki dalga dalga büyüyecek" diye umut ediyor.

Bu hikaye bize ne mi anlatıyor? Aslında çok basit: İyilik yapmak için süper kahraman olmaya gerek yok. Sadece yüreğinizde birazcık yer açmanız yeterli. Adıyaman'ın bu melek hemşiresi de bunun canlı kanıtı işte.