Beşiktaş'ta işler yolunda gitmiyor - hem saha içinde hem de saha dışında. Son günlerde kulübün sakatlık krizi ve tedavi yöntemleri, taraftarların kafasını iyice karıştırmış durumda. Sanki her doktor kendi reçetesini yazıyor gibi, kimse kimseyi dinlemiyor.
Olay şu: Vincent Aboubakar ve Valentin Rosier gibi önemli oyuncular sakatlandı. Normalde "hadi geçmiş olsun" deyip geçeceğimiz bir durum değil bu. Çünkü kulüp içinde tam bir kafa karışıklığı hüküm sürüyor.
Kimin Sözü Dinlenecek?
Beşiktaş'ın kendi doktorları bir tedavi yöntemi öneriyor, dışarıdan getirilen uzmanlar bambaşka reçeteler sunuyor. Taraftar olarak insanın aklına ister istemez şu soru geliyor: Peki şimdi kimin dediğini yapacak bu oyuncular?
Aboubakar'ın durumu özellikle içler acısı. Adam takımın yıldızı, gol makinesi - ama sürekli sakat. Rosier ise savunmanın bel kemiği. İkisi de olmazsa takım ne yapar Allah aşkına?
Kulüp İçinde Görüş Ayrılıkları
Kulüp doktorları oyuncuların durumunu değerlendiriyor, teşhis koyuyor. Sonra bir bakıyorsunuz, başka doktorlar devreye giriyor ve tamamen farklı önerilerde bulunuyor. Bu işin içinden çıkılır gibi değil doğrusu.
Ortada bir iletişim kopukluğu olduğu kesin. Kimin sözü dinlenecek, hangi tedavi uygulanacak - netlik yok. Taraftar olarak insanın içi acıyor gerçekten.
Sadece Bu İki Oyuncuyla Sınırlı Değil
Aslında mesele sadece Aboubakar ve Rosier'le sınırlı değil. Geçtiğimiz sezonlarda da benzer sorunlar yaşandı. Oyuncular sakatlanıyor, tedavi süreçleri uzuyor, kimse kimsenin dediğini dinlemiyor.
Bu durum sadece saha içi performansı etkilemekle kalmıyor, kulübün itibarını da zedeliyor. Beşiktaş gibi köklü bir kulübün bu tür organizasyonel sorunlar yaşaması gerçekten üzücü.
Sonuç olarak, Beşiktaş'ın bu sağlık kriziyle başa çıkabilmesi için öncelikle bir düzen ve disiplin sağlaması gerekiyor. Aksi takdirde, bu kafa karışıklığı daha büyük sorunlara yol açabilir.
