İstanbul'un Sancaktepe ilçesinde, adını vermekten imtina edeceğimiz bir özel hastane, hamile kadınların en kutsal anlarına karanlık bir gölge düşürecek iddialarla sarsılıyor. Öyle ki, burada gerçekleşen doğumlarla ilgili akıllara ziyan bir uygulama ortaya çıktı.
Bir grup hastanın şikayeti üzerine başlatılan soruşturma, tüyleri diken diken eden bir gerçeği su yüzüne çıkardı. İddiaya göre, sezaryen ile doğum yapacak kadınlara, hiçbir bilgilendirme yapılmadan ve kesinlikle onayları alınmadan, rahim kasılmalarını tetikleyen bir ilaç gizlice uygulanmış. Aman tanrım! Yani, doğum sürecini suni yollarla hızlandırmak için yapılmış bu.
Peki Neden? O Meşhur 'Ticari Kaygı' Cevabını Vermeyin!
Neden böyle bir şey yapılsın ki? Aslında cevabı basit ve bir o kadar da ürkütücü: kontrol ve zamanlama. Belki de doktorların programını sıkıştırmamak, belki de belirli bir zaman diliminde daha fazla doğumu sığdırabilmek için. İnsanın aklı almıyor, değil mi? Doğum gibi mucizevi ve hassas bir süreç, bir fabrika çarkına dönüştürülmüş.
Oysa ki, tıp etiğinin en temel taşı, hastanın açık rızasıdır. Hele ki böyle müdahale gerektiren bir konuda. Buradaysa tam tersi bir tablo var. İlaç, kadınlara sanki rutin bir prosedürmüş gibi, belki de serumun içine karıştırılarak verildi. Kim bilir kaç kişi, farkında olmadan bu uygulamaya maruz kaldı.
Şikayetler Peş Peşe Geldi, Skandal Ortaya Çıktı
Tabii her gizli işin bir sonu var. Bazı hastalar, doğum sonrasında yaşadıkları anormal sancılar ve sürecin beklenmedik hızından şüphelenip durumu yetkililere bildirdi. Yapılan incelemeler ve ilaç kayıtlarının incelenmesi sonucu, iddiaların doğru olma ihtimalinin ağır bastığı anlaşıldı.
Olayla ilgili soruşturma derinleştiriliyor. Savcılık, hastane yönetimi ve ilgili sağlık personeli hakkında soruşturma başlattı. 'Görevi kötüye kullanma' ve 'tedbirsizlik sonucu yaralama' gibi suçlamalar gündemde. Hastane yetkilileri ise şimdilik klasik bir açıklama yaparak 'iddiaları araştırdıklarını' belirtmekle yetindi.
Bu olay, özel sağlık sektöründeki acımasız rekabet ve ticari kaygıların, hasta güvenliğinin ve etiğin önüne nasıl geçebileceğinin çarpıcı bir örneği. İnsan ister istemez düşünmeden edemiyor: Acaba bu, buzdağının sadece görünen kısmı mı?
Sonuç olarak, Sancaktepe'deki bu skandal, hastaların hakları ve güvenliği konusunda hepimize yeniden düşünmemiz gerektiğini hatırlattı. Umuyoruz ki adalet tecelli eder ve bir daha böyle bir durum yaşanmaz.
