
Hayat bazen öyle sürprizler yapar ki, insanı en karanlık anında bile aydınlığa çıkarır. Mehmet dede de tam olarak bunu yaşayanlardan. Kanserle mücadele ederken bir yandan da arıların dünyasına dalarak, adeta kendine yeni bir hayat kurdu.
"Doktorlar 'geçmiş olsun' dediğinde, ben kendimi kovanların başında buldum," diyor Mehmet dede gözlerindeki ışıltıyla. "Arıların o uğultusu, bana yaşamın devam ettiğini hatırlatıyor."
Zorlu Mücadelenin Ardından Gelen Huzur
Kanser tedavisi sırasında yaşadıklarını anlatırken sesi titriyor. "Her şeyi bırakmıştım, ama arılar beni bırakmadı," diye ekliyor. Sabahın erken saatlerinde kalkıp kovanlarını kontrol etmek, onun için sadece bir iş değil, bir terapi adeta.
Uzmanlar, doğayla iç içe olmanın iyileşme sürecine katkısını sık sık vurguluyor. Mehmet dede ise bunu bizzat yaşayanlardan. "Bal yapmak kadar, hayatı yeniden tatlandırmak da güzel," diyor gülümseyerek.
Arıların İyileştirici Gücü
Kovanların başında geçirdiği saatler, Mehmet dede için sadece fiziksel değil, ruhsal bir şifa kaynağı olmuş. "Onların çalışkanlığı bana güç veriyor," diye anlatıyor. "Küçücük canlılar, koskoca bir doğanın dengesini sağlıyor. Bu beni hep etkilemiştir."
Komşuları ise onun bu dönüşümüne şaşkın. "Eskiden çok içine kapanıktı," diyor bir komşusu. "Şimdi ise herkese bal ikram edip, arıların hikayesini anlatıyor."
Mehmet dedenin hikayesi, zorluklar karşısında pes etmemenin ve doğanın iyileştirici gücünün canlı bir kanıtı. Belki de hepimizin öğrenmesi gereken bir ders var burada: Hayat, en karanlık anlarda bile bize gülümseyebilir. Yeter ki biz de ona gülümseyelim.