Günümüzde meme kanseri denince akla hemen risk faktörleri geliyor, değil mi? Ama işin aslı öyle değil. Tam da bu noktada uzmanlar çok önemli bir uyarı yapıyor: Hiçbir risk faktörünüz olmasa bile meme kanseri sizi bulabilir. Bu, belki de bugüne kadar duyduğunuz en çarpıcı gerçeklerden biri.
Aslında durum şu: Meme kanseri vakalarının neredeyse %75'inde bilinen herhangi bir risk faktörü yok. Yani aile öyküsü, genetik yatkınlık, obezite - bunların hiçbiri olmasa da bu hastalık kapınızı çalabilir. Korkutucu geliyor, biliyorum. Ama asıl korkutucu olan, bu gerçeği bilmemek ve önlem almamak.
Peki Ne Yapmalıyız?
İşte burada işin rengi değişiyor. Uzmanların üzerinde ısrarla durduğu nokta şu: Düzenli kontrol hayat kurtarır. Özellikle 40 yaş sonrası her kadının yılda bir kez mamografi çektirmesi gerekiyor. Mamografi deyip geçmeyin - erken teşhiste en güvenilir yöntem olduğu kesin.
Kendi kendine muayene ise apayrı bir konu. Aslında her ay adet bitiminde sadece 5 dakikanızı ayırarak yapabileceğiniz basit bir kontrol. Ama ne yazık ki çoğumuz bunu ihmal ediyoruz. "Zamanım yok", "unuttum" gibi mazeretler... Sonra pişmanlık.
Genç Kadınlar İçin Özel Öneriler
20'li 30'lu yaşlardaki kadınlar için durum biraz farklı. Onlar için ultrason daha etkili bir yöntem. Yoğun meme dokusuna sahip genç kadınlarda ultrason, mamografiden daha net sonuçlar verebiliyor. Tabii doktorunuzun önerisiyle...
Şunu asla unutmayın: Erken teşhis edilen meme kanserinde tedavi başarısı %95'lere kadar çıkıyor. Bu inanılmaz bir oran! Peki neden bu şansı kullanmayalım?
Risk Faktörleri Sadece İpucu Verir
Aile öyküsü, erken adet görme, geç menopoz - bunlar sadece istatistiksel veriler. Kesinlik ifade etmiyorlar. Tıpkı trafikte emniyet kemeri takmak gibi düşünün. Kaza yapmayı planlamazsınız ama önleminizi alırsınız.
Son söz: Kendinizi ihmal etmeyin. Çünkü siz değerlisiniz. Sağlığınız her şeyden önemli. Unutmayın, kontrol sadece bir randevu - ama hayatınızı kurtarabilir.
